• If this is your first visit, be sure to check out the FAQ by clicking the link above. You may have to register before you can post: click the register link above to proceed. To start viewing messages, select the forum that you want to visit from the selection below.

Duyuru

Gizle
No announcement yet.

AktÖrlÜk Üzerİne Aykiri DÜŞÜnceler - Denis Diderot

Gizle
X
 
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Sil
new posts

  • AktÖrlÜk Üzerİne Aykiri DÜŞÜnceler - Denis Diderot

    AKTÖRLÜK ÜZERİNE AYKIRI DÜŞÜNCELER - DENIS DIDEROT



    Kod:
    	DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 92OYUNCULUK ÜZERİNEAYKIRI DÜŞÜNCELERBu kitabın hazırlanmasında, MEB Fransız Klasikleri dizisinde yayınlanan birinci baskısı temel alınmış ve çeviri dili günümüz Türkçesine uyarlanmıştır.Yayına hazırlayan : Egemen BerközDizgi : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.Baskı : Çağdaş Matbaacılık Yayıncılık Ltd. Şti.Mart 2000DENIS DIDEROTOYUNCULUK ÜZERİNEAYKIRI DÜŞÜNCELER(Paradoxe sur le Comédien)Fransızcadan çeviren:Sabri Esat Siyavuşgil75. yıl coşkusuyla...Hümanizma ruhunu anlama ve duymada ilk aşama, insan varlığının en somut anlatımı olan sanat yapıtlarının benimsenmesidir. Sanat dalları içinde edebiyat, bu anlatımın düşünce öğeleri en zengin olanıdır. Bunun içindir ki bir ulusun, diğer ulusların edebiyatlarını kendi dilinde, daha doğrusu kendi düşüncesinde yinelemesi; zekâ ve anlama gücünü o yapıtlar oranında artırması, canlandırması ve yeniden yaratması demektir. İşte çeviri etkinliğini, biz, bu bakımdan önemli ve uygarlık davamız için etkili saymaktayız. Zekâsının her yüzünü bu türlü yapıtların her türlüsüne döndürebilmiş uluslarda düşüncenin en silinmez aracı olan yazı ve onun mimarisi demek olan edebiyatın, bütün kitlenin ruhuna kadar işleyen ve sinen bir etkisi vardır. Bu etkinin birey ve toplum üzerinde aynı olması, zamanda ve mekânda bütün sınırları delip aşacak bir sağlamlık ve yaygınlığı gösterir. Hangi ulusun kitaplığı bu yönde zenginse o ulus, uygarlık dünyasında daha yüksek bir düşünce düzeyinde demektir. Bu bakımdan çeviri etkinliğini sistemli ve dikkatli bir biçimde yönetmek, onun genişlemesine, ilerlemesine hizmet etmektir. Bu yolda bilgi ve emeklerini esirgemeyen Türk aydınlarına şükran duyuyorum. Onların çabalarıyla beş yıl içinde, hiç değilse, devlet eliyle yüz ciltlik, özel girişimlerin çabası ve yine devletin yardımıyla, onun dört beş katı büyük olmak üzere zengin bir çeviri kitaplığımız olacaktır. Özellikle Türk dilinin bu emeklerden elde edeceği büyük yararı düşünüp de şimdiden çeviri etkinliğine yakın ilgi ve sevgi duymamak, hiçbir Türk okurunun elinde değildir. 23 Haziran 1941.Milli Eğitim BakanıHasan Âli YücelSUNUŞCumhuriyet'le başlayan Türk Aydınlanma Devrimi'nde, dünya klasiklerinin Hasan Âli Yücel öncülüğünde dilimize çevrilmesinin, kuşkusuz önemli payı vardır.Cumhuriyet gazetesi olarak, Cumhuriyetimizin 75. yılında, bu etkinliği yineleyerek, Türk okuruna bir "Aydınlanma Kitaplığı'' kazandırmak istedik.Bu çerçevede, 1940'lı yıllardan başlayarak Milli Eğitim Bakanlığı'nca yayınlanan dünya     klasiklerini okurlarımıza sunmaya başladık.Büyük ilgi gören bu etkinliği Milli Eğitim Bakanlığı'nca yayınlanmamış -ancak Aydınlanma Devrimi yarıda kalmasaydı yayınlanacağına kesinlikle inandığımız- dünya klasiklerini de katarak sürdürüyoruz.CumhuriyetOYUNCULUK ÜZERİNE AYKIRI DÜŞÜNCELERİKİ KİŞİ KONUŞMAKTADIR.BİRİNCİ - Artık ondan söz etmeyelim.İKİNCİ - Neden?BİRİNCİ - Dostunuzun yapıtıdır da (1) ondan.İKİNCİ - Ne önemi var?BİRİNCİ - Çok. Kendinizi ya onun yeteneğini ya benim beğenmemi küçük görmek; ya ona ya da bana beslediğiniz inancı yitirmek şıklarından birini seçmeye ne diye zorlayacaksınız?İKİNCİ - Böyle şey olmaz; olsa bile, her ikinizle daha önemli artamlara (meziyetlere) dayanan dostluğuma bundan zarar gelmez.BİRİNCİ - Belki.İKİNCİ - Buna eminim. Şu anda kime benziyorsunuz, biliyor musunuz? Oyunlarından birinin ilk oynanışına gitmesin diye sevdiği kadının ayaklarına kapanarak yalvaran tanıdık bir yazara.BİRİNCİ - Sizin yazar alçakgönüllü ve önlemli (tedbirli) alan bir adammış.İKİNCİ - Kendisi için beslenen sevgi, yazınsal değeri için verilecek yargının etkisinde kalır diye korkuyordu.BİRİNCİ - Bu olabilir.İKİNCİ - Halkın gözünden düşmekle biraz da sevgilisinin gözünden düşmekten korkuyordu.BİRİNCİ - Kendisine gösterilen saygı azalırsa, sevgi de azalır diye, öyle mi? Bu size tuhaf mı geliyor?İKİNCİ - Kısacası, böyle düşünüldü; loca kiralandı ve yazar en büyük başarısını kazandı. Bilemezsiniz nasıl da kucaklandı, kutlandı, okşandı.BİRİNCİ - Halk, oyununu ıslıkla karşılasaydı, daha çok kucaklanır, kutlanır ve okşanırdı.İKİNCİ - Elbette.BİRİNCİ - Ama yine de düşüncemi değiştirmiyorum.İKİNCİ - Öyle olsun, ben razıyım. Ama unutmayın ki, ben kadın değilim ve bu konudaki düşüncenizi lütfen açıklamanız gerekiyor.BİRİNCİ - Gerekli mi bu?İKİNCİ - Evet, gerekli.BİRİNCİ - Düşüncemin kılığını değiştirmektense, susmak, benim için daha kolay olacak.İKİNCİ - Ben de öyle sanırım.BİRİNCİ - Öyleyse sert davranacağım.İKİNCİ - Dostumun da sizden istediği bu.BİRİNCİ - Peki, düşüncemi söylemem gerekiyorsa...  Dostunuzun özentili, düğümlü, boğumlu ve şişirme bir biçemle kaleme alınmış olan yapıtı, herkesin bildiği düşüncelerle dolu. Bu kitabı okuduktan sonra ne büyük bir oyuncu daha yüksek bir düzeye ulaşır; ne de kötü bir oyuncu, olduğundan daha iyi olur. İnsana kişiliğinin artamlarını; yüzünü, sesini, düşünme yöntemini ve inceliği, yaratılışı verir. Yaratılıştan gelen artamlarını daha da yetkinleştirecek olan da, büyük örnekleri incelemek, insan ruhunu bilmek, görgü, sürekli çalışma, deneyim ve tiyatro alışkanlığıdır. Öykünmeci oyuncu, her şeyi şöyle böyle başaracak bir dereceye gelebilir; ama oyununun ne övgüye, ne de yergiye değer bir yanı olur. İKİNCİ - Ya da her şeyi eleştirilebilir.BİRİNCİ - Öyle olsun. Yalnızca doğuştan getirdikleriyle kalan oyuncu, çoğu kez çok kötü, kimi zaman da pek iyidir. Hangi bakımdan olursa olsun, şaşmaz bir orta hallilikten sakının. Kendisine ne denli sert davranılsa da, mesleğe yeni başlayan birinin, gelecekteki başarıları önceden sezilebilir. Yuhalar, ancak yeteneksizleri öldürür. Sahnede hiçbir şey doğada olduğu gibi olmaz ve dizeli (manzum) tiyatro yapıtlarının tümü, belirli bir esasa göre yazılmıştır; nasıl olur da sanatsız bir doğa büyük bir oyuncu yetiştirebilir? En açık ve en yerli yerinde söz söyleyen, en enerjik bir yazarda bile sözcükler ancak bir düşüncenin, bir duygunun yaklaşık birer işareti; değerini devinim, jest, ses, yüz, bakış ve belirli bir durumun tamamladığı birer işaretse ve başka bir şey olamazsa, nasıl olur da bir rol iki ayrı oyuncu tarafından aynı biçemde oynanır? Şu sözleri dinleyin: - ... eliniz orada ne arıyor?- Giysinize baktım, kumaşı 
    
    ................
Hazırlanıyor...
X