• If this is your first visit, be sure to check out the FAQ by clicking the link above. You may have to register before you can post: click the register link above to proceed. To start viewing messages, select the forum that you want to visit from the selection below.

Duyuru

Gizle
No announcement yet.

Türk Savunma Sanayii'nden Güncel Haberler.

Gizle
X
 
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Sil
new posts

  • Türk Savunma Sanayii'nden Güncel Haberler.

    Karakol'daki nöbetçilerin daha emniyetli bir noktadan çevreyi gözetlemesine ve ateşli saldırıya karşılık vermesine olanak sağlayan uzaktan komutalı gözetleme ve atış platformu ''NÖBETÇİ'' silahlı kuvvetlerde göreve hazır.


    Yüksel Savunma Sistemleri A.Ş. (YSS) tarafından geliştirilen, nöbetçilere emniyetli bir yerde bulunmasına ve uzaktan komuta ederek hedefleri ateş altına almasına imkan tanıyan ''Uzaktan Komutalı Gözetleme ve Atış Platformu - NÖBETÇİ'' nöbeti devralmak için komut bekliyor.
    Yüksel Savunma Sistemleri A.Ş Yönetim Kurulu Murahhas üyesi Hayri Esen, NÖBETÇİ konusunda A.A muhabirine ayrıntılı bilgi verdi.

    Hayri Esen, 10-13 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul'da yapılan IDEF 2011 Savunma Sanayii Fuarında sergilenecek olan NÖBETÇİ'nin, hareketleri tespit eden, tespit edilmiş hedeflerin hepsini peş peşe ateş altına alabilecek bir yeteneğe sahip olduğunu, kablolu veya kablosuz olarak uzaktan yönetilebilen, öğretilmiş güzergahlarda kendi kendine gözetleme yapabilen, sis ve kar etkilerini belirli bir oranda filtrelediği görüntüleri işleyerek bir monitör üzerinde operatörün kullanımına sunan, TSK tarafından da denenen sistem gerçek bir NÖBETÇİ olduğunu vurguladı.

    Esen, karakollarda Mehmetçik'in nöbet tutarken terörist baskınlarına hedef olduğu dikkate alındığında, NÖBETÇİ'nin karakol, kışla ve sınır güvenliği için öneminin tahmin edilebileceğini ifade etti.

    -ROBOT ASKER ''NÖBETÇİ''NİN ÖZELLİKLERİ-
    Robot asker ''NÖBETÇİ''nin özellikleri şöyle sıralanıyor:
    ''Bir adet 7.62 mm PKMS makineli tüfek ile bir adet 7,62 mm AK-47 piyade tüfeği aynı anda monte edilebilen, kendi etrafında 350 derece dönebilen, termal kamera ve gündüz kamerası ile gözetleme yapabilen, hedefin mesafesini tespit eden, komutları ve verileri kablolu veya kablosuz (opsiyonel) olarak birbirine ileten gözetleme/atış birimi ile operatör kontrol biriminden oluşan, komuta çubuğu (grip) ile yönlendirilen ve ateş edilebilen, hareketli nesneleri belirleyerek alarm veren, seçilen hedefi namluları ile takip eden, tamamı milli olan mekatronik ve yazılım tabanlı aktif bir savunma ve gözetleme sistemi.

    Nöbetçileri daha güvenli bir bölgede konuşlandırarak nöbet tutmasını sağlamak ve baskın tipi terörist ateşinden korumak maksadıyla tasarlanmış, uzaktan bir ''operatör kontrol birimi - OKB'' vasıtasıyla komuta edilen, verilerin ve komutların kablolu veya kablosuz sistem platformuna aktarıldığı ''uzaktan komutalı bir gözetleme ve atış sistemi.

    Gözetleme ve atış birimi 350 derece yatay ve 75 derece dikey yöne hareket edebilen bir platform üzerine monte edilmiş biri makineli iki adet piyade tüfeği, biri termal ve diğeri elektro-optik olmak üzere iki adet kamera bulunan bir platform.
    Şebeke elektriği ile beslenmekle birlikte esnek yapıda bir güç ünitesi ile destekleniyor. Birlik deposunda bulunan herhangi iki silah (PKMS ve AK-47 ikilisi veya MG-3 ve G-3 ikilisi gibi) aynı anda monte edilebiliyor.

    Operasyon sırasında makineli tüfekte bir sorun meydana geldiği takdirde ikinci silaha bir seçici buton ile geçerek operasyona devam ediyor.
    Elektronik Kontrol Ünitesi ayrı bir çanta içinde bulunduğundan arıza durumunda yedek Elektronik Kontrol Ünitesi ünite ile değiştirilerek, böylece zor bölgelerde teknisyen onarımı ihtiyacı göstermeden fonksiyonlarını sürdürüyor.

    Bir komuta çubuğu (grip) kullanarak komuta edilen sistem araziyi öğretilmiş rotalarda gözetliyor; örneğin önemli arazi arızalarında istenilen bölgeleri yakın planda büyüterek izliyor.
    Görüntü işleme yazılımı sayesinde arazideki her türlü hareketi algılıyor. Hareketi hedef olarak tanımlandığında otomatik konumda ise takip durumuna geçiyor.
    Rüzgar, vb. nedenlerle oluşan hareketlenmeleri süzerek yanlış alarma neden olmuyor. Tüm bu tespitlerde anında alarm vererek birliğini uyarıyor.

    Hedefin menzilini ölçüyor. Gerektiğinde operatör tarafından komuta çubuğundaki tetik kullanılarak ateş açılıyor.
    Atış esnasında harcadığı mermileri sayarak mühimmat kutusunda kalan miktarı anında operatöre bildiriyor. Otomatik nişangah düzeltmesi ve meteorolojik ölçüm istasyonu gibi opsiyonel özellikleri de var.''

    -DÜNYADAKİ BENZERLERİNE GÖRE DAHA AVANTAJLI-
    Dünyadaki benzer örneklerinin tamamı araç üstü silah platformu olarak sergilenen NÖBETÇİ, yer istasyonu olarak şimdiye kadar yapılmış en ciddi platform olarak tanımlanıyor.
    Tamamen Türkiye'ye özgü ve özellikle terörize edilmiş bölgelerde kullanılmak üzere tasarlanmış.
    Çok basit ve neredeyse eğitim gerektirmeden,sadece kullanım kılavuzu ile operatif hale getirilebilen bir sistem.

    İkinci silah, makineli tüfek atışı anında silaha veya mühimmata bağlı herhangi bir nedenden ötürü bir problem yaşandığında, bir buton ile ikinci silaha geçmek ve başarıdan faydalanma ilkesini bir süre daha kesintisiz devam ettirmek için düşünülmüş.
    Kullanılacak silah cinsine göre değişen mekanik adaptörü sayesinde, sadece birkaç vidanın gevşetilmesi ve sıkılmasıyla silahların cinsinin değiştirilebildiği bir silah beşiği var.
    Silahların kolay değiştirilebilir olmasının yanı sıra herhangi bir silah cinsine angaje olmaması, envanterde bulunan 7,62 mm çapında herhangi iki silahı monte edebilme imkânı onu diğerlerinden farklı kılıyor.

    Kabalaştırılmış mekanik yapısı ve son derece kolay arayüzü sayesinde daha geniş bir eğitim seviyesi seçenek yelpazesinden operatör temin etmek mümkün.
    Sabit komuta çubuğu, üzerindeki butonlarla sistemi yatay ve dikey yönde hareket ettiren hassas yönlendirme, görüntü yakınlaştırma ve uzaklaştırma, atış tetiklemesi gibi fonksiyonlar barındırıyor.
    Elektronik Kontrol Ünitesi, içinde tüm verilerin işlendiği, sisteme sadece bir kablo ile bağlı bağımsız bir çanta.
    Elektronik Kontrol Ünitesi aslında sistemin kalbi. NÖBETÇİ'nin ana gövdesine gömülü olmadığından, öngörülmemesine rağmen bir arıza durumunda sistemin fonksiyon dışı kalması mümkün değil.
    Karakolların genellikle ulaşımın kolay olmadığı bölgelerde konuşlu olduğu düşünüldüğünde, arıza olasılığı için karakolda o derece eğitimli bir teknisyen bulundurulması çok zor. Bu durumda NÖBETÇİ'nin modüler yapısı işi kolaylaştırıyor.
    Depoda yedek Elektronik Kontrol Ünitesi bulundurulduğu takdirde değişimin hemen tamamlanıp, arızalı modülün onarım kademesine gönderilmesi ile sorun çözülüyor. Elektrik beslemesinde bir sorun olduğunda, ihtiyaca göre kapasitesi belirlenebilen güç ünitesi devreye giriyor.

    NÖBETÇİ'nin görev yapması istenen açıların dışına çıkmasının istenmediği durumlarda operatör tarafından sisteme yönelme bilgileri verilerek platformun o sınıra geldiğinde durması sağlanıyor. Bu hem yazılımsal, hem de mekanik kilitleme ile sağlanabiliyor.
    Ayrıca üzerine açılan ateşe karşı korunması gerekli olan kamera kutusu, mühimmat kutusu, motor kabini gibi kısımların mermi mukavemeti de istenen özelliklerde tasarlanmış.
    Tamamen otomatik çalışabilen NÖBETÇİ, elle komuta edilirken de hareket tespit özelliklerine sahip bulunuyor.

    Harekat alanında önceden belirlenmiş rotalarda otomatik olarak gözetleme yapabilen, kablolu komuta edilebileceği gibi kablosuz olarak da karşılıklı görüntü ve komut verileri taşıyabilen, alınan görüntüleri işleyerek bir monitörden operatöre sunan Nöbetçi, sis, kar gibi tüm olumsuz hava koşullarını filtreleyen yazılımı ile gerçek bir nöbetçi görevi görecek.
    Karakollarda nöbet tutan askerlerin terörist baskınlarında her zaman ilk atışa hedef olduğu göz önünde bulundurulduğunda Nöbetçi, karakol ve kışla savunmasında hayati bir rol oynayacak.

    -''YAK'' VE ''D-YAK'' DA GÖREVE HAZIR-
    Know-how'ı tamamen milli olan NÖBETÇİ'den başka 12,7 mm.lik makineli tüfek monteli, stabilizasyon yeteneği ilave edilmiş olan ve muharebe araçlarının üzerine monte edilebilen ''YAK'' ile hücumbot gibi deniz platformlarına monte edilen ''D-YAK'' sistemleri yine Yüksel Savunma Sistemleri A.Ş. tarafından üretildi.

    Türkiye'nin, ''Uzaktan Komutalı Gözetleme ve Silah Platformu Üreticisi'' olan Yüksel Savunma Sistemleri A.Ş. geliştirdiği YAK ve D-YAK ile dünyanın sayılı silah kulesi üreticilerinden biri olma yolunda hızla ilerliyor. Söz konusu sistemler yeni üretilen kara ve deniz platformlarına monte edilebildiği gibi, modernizasyon projeleri kapsamında envanterde bulunan platformlara da tatbik edilebiliyor.

    -YSS, ''YAT'' İLE GÖZETLEMEDE DEVRİM YARATMAYA HAZIRLANIYOR-
    YSS, diğer yandan IDEF;11 fuarında ilk defa tanıtacağı, Yüksel Algılama ve Takip Sistemi (YAT) adını verdiği yeni projesiyle savunma sanayinde gözetleme sistemleri alanında da devrim yapacak. Kışla/sınır güvenliği konusunda yepyeni bir soluk olarak tanımlanabilen YAT, askerlere gözetleme teknolojileri alanında esaslı bir yenilik sunuyor.
  • #2

    Türkiye'den helikopter sektörüne bir adım!

    Savunma Sanayi Müsteşarlığı Helikopter Daire Başkanı Köksal Liman, ATAK Projesiyle birlikte Türkiye'nin helikopter sektörüne adımını attığını belirterek, ''İlk kez bir helikoptere ürün ortağı olduk'' dedi.


    Liman, TMMOB Makine Mühendisleri Odası'nca Anadolu Üniversitesinde düzenlenen, ''6. Ulusal Uçak Havacılık ve Uzay Mühendisliği Kurultayı''nda yaptığı konuşmada, müsteşarlığın havacılık alanındaki yatırımların yerli sermayeye yönlendirilmesinde kilit rol oynadığını belirtti.

    Helikopter Daire Başkanlığına bağlı yaklaşık 10 milyar dolar bedelli 20 proje bulunduğunu anlatan Liman, şöyle konuştu:
    ''Projelerimiz 4 bölümde sınıflandırılmakta. Doğrudan alım projelerimiz var. Bu proje kapsamında eğer dışarıdan doğrudan helikopter alıyorsak, yeni yönetmeliğimizle projenin toplam bedelinin yüzde 70'i civarında yabancı firmalar Türkiye'den bir şeyler almak durumunda kalacak.
    Doğrudan alım yapıyorsak, 10-20 yıl süreler belirleniyor.

    Türkiye'den bir ürün çıkışı istenmekte. Bunun dışında ortak üretim projeleri var. Bunların içinde ATAK Projesi önemli yer kapsamakta. ATAK Projesiyle birlikte Türkiye helikopter sektörüne adımını atmış oldu. İlk kez bir helikoptere ürün ortağı olduk. 3. ülkelere satışlarda sadece Türkiye'den çıkmasını sağladık.
    Helikopterin üzerindeki silah sistemlerinin entegrasyonu dahil bütün sistemlerin entegrasyonunu Türkiye'de yapıyoruz.''

    ATAK Projesi'nin yaklaşık 35. aylarında olduklarını ifade eden Liman, ilk prototip helikopterin İtalya'da uçuş testlerine başladığını, 2. prototip helikopterin de TAI tesislerinde montaj hattında olduğunu, haziran ayında bu helikopterin uçuşunu beklediklerini söyledi.
    Bununla ilgili ihraç çalışmaları ile farklı ülkelere pazarlama faaliyetlerinin sürdüğünü belirten Liman, diğer projelerinin de Genel Maksat Helikopteri olduğunu belirterek, şunları söyledi:

    ''Bunu da bir hayli neticelendirdik. Burada hakikaten bizim beklentimizin bile üzerinde, yüzde 67 oranında yerli katılım var. En başından Türkiye'nin neler yapabileceğini karara bağladık. Bu çerçevede Eskişehir'de Kurulu TEI ilk kez bir motorun sorumluluğunu alıyor.

    Motor parçaları burada üretilecek. Bu motorların bundan sonraki büyün bakım faaliyetlerinden de sorumlu hale gelecek. TEI imzası taşıyan motorları yurt dışında da görmüş olacağız.
    Eskişehir'deki Alp Havacılık da transmisyondan sorumlu olacak ki ilk kez giriyoruz bu alana.
    Son üretim Alp Havacılık tesislerinde gerçekleştirilecek. 3. ülkelere satışlarda transmisyonlar Eskişehir'den gidecek. TAI'nın tesislerinden çıkacak helikopterler, üzerine Alp'ten çıkacak transmisyonlar, TEI'den çıkacak motorlar takılarak gidecek.''
    5 tonluk bir helikopter projelerinin de olduğunu belirten Liman, ''3 yıl için geçerli olacak bir kaynak da bulduk. Altyapı projelerine devam ediyoruz ama destek de bulabildiğimizi söyleyemem''dedi.

    Liman, proje sınıflandırmasında diğer bir alanın ise bakım ve onarım olduğunu belirterek, ''Bu helikopterlerin bakım ve onarımı da artık Türkiye'de yapılacak. Yurt dışına mümkün olduğu kadar hiçbir parçanın gönderilmemesini istiyoruz.
    Modernizasyonlarını da gerçekleştiriyoruz. Esas tabi bizim işimiz, özgün helikopter. Bu anlamda fizibilite çalışması yaptık, başladık devam ediyoruz'' diye konuştu.

    Bu işe giriştiklerinde Türkiye'de altyapının yeterli olmadığını gördüklerini ifade eden Liman, ''Bu alanda helikoptere gönül vermiş mühendis sayısında eksiklik olduğunu hissediyoruz. Havacılık mühendisi bulamıyoruz'' diye konuştu.

    ''HAVACILIK VE UZAY SEKTÖRÜNÜN İSTİHDAMDAKİ PAYI BİNDE 5''
    Makine Mühendisleri Odası Başkanı Ali Ekber Çakar da sivil havacılık sektöründe 2010 yılında ulaşılan 100 bin kişilik istihdamın, savunma sanayinde çalışanlarla birlikte 120 bini bulduğunu belirtti. Çakar, ancak bin 250 kadarının uçak havacılık uzay mühendisi olduğunu, 2008-2010 kriz döneminde mühendis istihdamının ancak yüzde 10 oranında gerçekleştiğine dikkati çekti.

    Türkiye'nin toplam 23.5 milyonluk iş gücü içinde havacılık ve uzay sektörünün istihdamdaki payının binde 5 olduğunu ifade eden Çakar, şöyle konuştu:
    ''Gelişmekte olan ülkelerde ise bu oran yüzde 1'in üzerindedir. Yetersiz istihdam düzeyi, uçak havacılık ve uzay mühendislerini de doğrudan etkilemektedir.
    Her yıl bu bölümlerden mezun olan 150'yi aşkın mühendisin bir bölümü beyin göçü olarak yurt dışına gitmekte, diğerleri ise mesleki alanlarıyla ilgisiz, hatta mühendislik formasyonu bile gerektirmeyen işlerde çalışmaktadır. Havacılık ve uzay sektörüne yönelik sağlıklı, gerçekçi planlamalar yapılması durumunda sektörün en az 2-3 kat daha fazla mal ve hizmet üretme potansiyeli olduğunu ve ilgisiz alanlarda çalışmak zorunda kalan uçak havacılık uzay mühendislerinin ülkemiz için daha verimli hizmet etmesinin önünün açılacağı bir gerçektir.''

    Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Savaş Özaydemir de havacılık sanayinin Eskişehir, Ankara ve çevre illerde daha da gelişeceğini anlatarak, genç insan gücü potansiyelini şimdiden yönlendirip sektörün ihtiyaçlarına doğru cevaplar verilmesi gerektiğini söyledi.
    Bu nedenle acil olarak Eskişehir'deki üniversitelerde ve meslek liselerinde artan insan gücü talebine yönelik eğitimlere daha fazla ağırlık verilmesi gerektiğini belirten Özaydemir, ''Bu kapsamda Anadolu Üniversitesinin başlattığı 'Havacılık Mükemmeliyet Merkezi' kurma çabası, bu yolda atılmış doğru ve yerinde bir adımdır'' diye konuştu.

    Yorum yap

    • #3

      Türkiye uçak gemisi yapabilir!

      Savunma Sanayii Müstaşarı Murad Bayar, ihtiyaç olması halinde, kendi uçak gemisini yerli imkan ve kabiliyetleri ile yapabilecek güçte olduğunu söyledi.

      Murad Bayar, Türk Savunma Sanayiinin kabiliyetlerine ve projelerine ilişkin sorularını yanıtladı.
      Bayar, Türkiye'nin bölgesel bir güç olabilme yolunda Uçak Gemisi yapabilme kapasitesine ilişkin soru üzerine, Savunma Sanayii Müsteşarlığı tarafından hazırlanan ''2009-2016 Savunma Sanayii Sektörel Strateji Dokümanı'' ile daha önce başlatılan askeri gemi sektörü atılımlarının en üst noktalara ulaştığını vurguladı.

      ''Tamamı yerli tersanelerde üretilen, dünya standartlarında birçok gemi projesi tamamlanmıştır veya tamamlanmaktadır'' diye konuşan Bayar, Türkiye'nin uçak gemisi kapasitesi konusunda şunları söyledi:

      ''2016 yılı yerli katkı hedefleri doğrultusunda askeri gemilerde, sistemlerden alt sistemlere inildikçe artan yerlilik oranı hem sektörü geliştirmiş, hem de yerli kaynakların yurt içinde kalmasına imkan ve olanak sağlamıştır.
      Gelişen sektör ile tasarım kabiliyetleri, ileri mühendislik ve teknoloji birleşerek geçmişte imkansız gibi görülen birçok proje hayata geçirilmiştir.

      UÇAK GEMİSİ YAPABİLME KAPASİTESİNE SAHİBİZ..
      Sonuç itibariyle, gelişen denizcilik sektörü ile elde edinilen kazanımlar sonucu ihtiyaç olması halinde Türkiye kendi uçak gemisini 'Yerli İmkan ve Kabiliyetleri' ile yapabilecek güçtedir.

      Burada önemli olan Türkiye'nin bölgesel bir güç olabilme yolunda Uçak Gemisi yapabilme kapasitesi var mıdır? değil 'Türkiye'nin bölgesel güç olması için uçak gemisine ihtiyacı var mıdır?' sorusuna cevap aramak daha doğru olabilir.

      Maliyeti çok yüksek olan, yalnızca bir karakol görevi için bile denize açılması 100 milyon dolar bulan bu dev gemiye sahip olmak için aynı zamanda gemi ile birlikte sefere çıkacak en az 2 tane yeni destroyer, 1 adet denizaltı, 1 ASW, 1 ASuW, 1 konvansiyonel destek helikopteri, en az 4 tane füze botu, gemiye iniş-kalkış yapabilecek ekipmana sahip en az 40 kadar savaş uçağı, ayrıca yakıt tankeri ve yakıt değişim tesisi (eğer nükleer değilse), askeri tersanede özel bakım havuzuna ihtiyaç duyulmaktadır.

      Bunlarla birlikte gemilerin büyüklüğüne göre 1000 ila 5000 kişi arasında personel bulundurulması gerekliliği de göz önünde bulundurulmalıdır.''

      MODERNİZASYON PROJELERİNİN YÜZDE 90'I YERLİ KAYNAKLI...
      Son dönemde Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçları çerçevesinde toplam bedeli 20 Milyar Doları bulan modernizasyon projesi yürürlüğe konulmuş olup, bu projelerin yüzde 90'ının Türk Savunma Sanayiinin katılımıyla hayata geçirilmekte olduğunu belirten Bayar şunları söyledi:

      ''Yurtdışından hazır alıma gittiğimiz projelerin oranı maliyet bazında yüzde 10'un altına düşmüş bulunmaktadır. Bunlarda dahi, sözleşmelere konulan offset ve sanayi katılımı yükümlülükleri ile sanayimize önemli oranda iş imkanı yaratılmaktadır.

      Geldiğimiz nokta itibarı ile, TSK ihtiyaçlarının yerli sanayimiz eliyle karşılanma oranı 2 katına çıkarak yüzde 52,1'e, cirosu 2,7 Milyar Dolara, ihracatı 853 Milyon Dolara, yıllık Ar-Ge harcamaları ise 600 Milyon Dolar seviyelerine ulaşmıştır.
      Dünyada ilk 100 büyük savunma sanayii şirketi arasında artık bir Türk şirketi de bulunmaktadır.

      Halihazırda Müsteşarlığımızca yürütülmekte olan 250'nin üzerinde projenin büyük kısmı 2000'li yıllarda sözleşmeye bağlanmış olup, son birkaç yıl içinde tamamlanma aşamasına gelen veya teslimatı gerçekleştirilen projelerin sayısı hayli fazladır.

      Bu çerçevedeki projeler şöyle sıralanıyor:
      Radar Elektronik Destek ve Elektronik Taarruz (RADAR ED/ET) Sistemleri Tedarik Projesi, Müşterek Elektronik Harp Simülasyon Sistemi (MEHSİM) Projesi, Tank Taşıyıcı Araç ve Römorku (TTAR) Projesi, KBRN Mobil Arazi Laboratuarı Projesi, Taktik Tekerlekli Araçları (TTA) 2½ Ton Projesi, Taktik Tekerlekli Araçları (TTA) 5-10 Ton Projesi, Taktik Tekerlekli Araçları (TTA) MKKA Projesi, Uzun Ufuk Projesi, MİLGEM Projesi Prototip Gemi Klaslama Hizmeti ve Prototip Geminin Geçici Teslimi, Sualtı Taarruz Timleri Harekatı için İntikal Botları Projesi, Süratli Müdahale Devriye Botu Projesinin, 2011 yılı içerisinde tamamlanması öngörülmektedir.

      Ayrıca; Genel Maksat Helikopteri Projesi, Muharip Uçak Geliştirme Projesi, Alçak İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi, Orta İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi, Mobil Sabit Radar Projeleri, Türk Tipi Hücumbot Projesi, Acil Müdahale ve Dalış Eğitim Botu Projesi, Yüzer Birlikler Sistem Cihaz Donanım Modifikasyonu ve Yenileştirme Projesi, 600 sınıfı Sahil Güvenlik Botları Projesi, Yüksek Frekans Elektronik Taarruz (HF/ET) Projesi, Seri Üretim Radar Elektronik Destek ve Elektronik Taarruz (RADAR ED/ET) Sistemleri Tedarik Projesi, Doğrudan Dizi Geniş Spektrumlu (DDGS) Elektromanyetik Sinyallerin Tespiti ve Karıştırılması Projesi, Hava Platformunda Uzaktan ED/ET Kabiliyeti Kazanımı (HAVA SOJ) Projesi, Radar ve Muhabere Aldatma ve Karıştırma Simülatörleri (RAKAS MUKAS) Tedarik Projesi, Yavuz Sınıfı Firkateyn Yarı Ömür Modernizasyonu Milli Elektronik Harp Suiti Projesi, Araca Monte Multi-Spektral Sis Cihazı (AMMSSC) Projesi, Proje Yönetimi Bilgi Sistemi Projesi.

      Bütün bu yeni projelerin 2011 yılı içerisinde hayata geçirilmesi yönünde adımlar atılacaktır.''

      ORTADOĞU ÜLKELERİNDEKİ KARIŞIKLIKLARIN ETKİSİ
      Müsteşar Bayar, Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerindeki karışıklıkların, Türk savunma sanayii ihracatına pazar açısından etkisi konusunda ise ''Kuzey Afrika ve Ortadoğudaki son gelişmelerin, savunma ürünleri ihracatımıza etkisini tesbit etmek için henüz erken, biz ihracata yönelik çalışmalarımızı devam ettiriyoruz'' yanıtını verdi.

      İNSANSIZ HAVA ARAÇLARI PROJELERİ...
      Türkiye'nin, ANKA başta olmak üzere, İnsansız Hava Aracı (İHA) projelerinin uygulamasının da başarıyla sürdürüldüğünü belirten Bayar, İHA projeleri konusunda şöyle konuştu:

      ''HERON (2. Paket TİHA(MALE) Doğrudan Alım) Projesinde teslimatlar tamamlanmış olup, garanti süreci devam etmektedir.

      ANKA (Özgün TİHA (MALE) Geliştirme) Projesinde uçuş ve yer testleri devam etmektedir. Aerostar ( Taktik Hazır Alım) Projesinde teslimatlar tamamlanmıştır. Karayel ( Taktik Geliştirme –Katapult/Paraşüt) Projesinde Sözleşme imzalanmış olup ön tasarım hazırlık çalışmaları devam etmektedir.
      Çaldıran (Taktik Geliştirme- Pist) Projesinde Sözleşme görüşmeleri devam etmektedir. Gözcü ve Malazgirt Projerinde teslimatlar tamamlanmıştır.''

      GÖKTÜRK 2, GELECEK YIL FIRLATILACAK
      Uydu projelerine de değinen Bayar, uydu ve uzay projelerinin Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaç duyacağı uydu görüntülerinin gerçek zamanlı olarak elde edilmesi ihtiyacının karşılanmasını sağlayacak bir Keşif Gözetleme Uydu Sistemi'nin, milli kritik teknolojilerin kazanılması ile yerli imkanların azami kullanımı ve uluslararası işbirliği çerçevesinde, tedarik edilmesi amacıyla Savunma Sanayii Müsteşarlığı ve İtalyan Telespazio S.p.A. firması arasında 16 Temmuz 2009 tarihinde Göktürk-1 Keşif Gözetleme Uydusu Projesi Sözleşmesi'nin imzalanarak yürürlüğe girdiğini hatırlattı ve ''GÖKTÜRK Keşif ve Gözetleme Uydusu Projesi kapsamında bir adet keşif ve gözetleme uydusu ve ilgili yer terminalleri tedarik edilecektir'' dedi.

      Murad Bayar, uydu projeleri kapsamında şunları söyledi:
      ''Proje kapsamında halihazırda tasarım faaliyetleri devam etmekte olup, yaklaşık 30 adet TAI mühendisi firma tesislerinde tasarım faaliyetlerine katılım sağlamaktadır.

      GÖKTÜRK Keşif ve Gözetleme Uydusu Projesi Sözleşmesi kapsamında TAI A.Ş. arazisinde bir Uydu Montaj Entegrasyon ve Test Merkezi kurulumu da gerçekleştirilecektir.

      Söz konusu tesis Savunma Sanayii Müsteşarlığı mülkiyetinde olacak olup, tamamlandığında işletmesi TAI tarafından yürütülecektir.

      5 ton ağırlığa kadar; keşif gözetleme, haberleşme, ihbar-ikaz ve araştırma uydularının montaj, entegrasyon ve testini sağlayacak Uydu Montaj Entegrasyon ve Test Merkezi ile 3 uydu için aynı anda montaj, entegrasyon ve test kabiliyeti kazanılacaktır.

      Bu projeyle uydu teknolojileri alanında geleceğe çok önemli bir yatırım yapılmakta olup, söz konusu tesisin işletmesinde görev alacak TAI personeli firma tesislerinde eğitim almaktadır.

      2011 yılı içerisinde sözkonusu tesisin temel atma töreni yapılarak inşaat faaliyetleri başlatılacaktır.
      Diğer taraftan, Milli Savunma Bakanlığı tarafından TAI ana yükleniciliğinde yürütülmekte olan Göktürk 2 Projesi kapsamında uydu kalifikasyon modelinin üretimi tamamlanmış olup, testlerine başlanmıştır.
      Söz konusu testlerin tamamlanmasını müteakip uçuş modelinin üretimine başlanacaktır. Göktürk 2 sözleşmesine göre uydunun 2012 yılının ikinci yarısında fırlatılması planlanmaktadır.''

      F-35 VE A400 M PROJELERİ..
      Murad Bayar, ''F-35 ve A400 M projeleri takvimine uygun yürüyor mu bu projelerden F-35 projesinde Türkiye'nin istekleri karşılanmaktamıdır?'' şeklindeki soruya ise şu yanıtı verdi:

      ''F-35 projesi geliştirme faaliyetlerinde yaşanan aksaklıklar nedeniyle, projenin geliştirme takvimi yaklaşık olarak 2 yıl uzatılmıştır. Üretim takviminde ise geliştirme fazındaki ilerlemeye paralel olarak çeşitli düzenlemelerin yapılması söz konusudur.

      Proje kapsamında Türkiye'nin isterlerinin gerçekleştirilebilmesi için teknik ve politik düzeyde girişimler devam etmekte ve süreç yakından takip edilmektedir.

      A400M Projesi kapsamında ise, katılımcı tüm ülkeler tarafından onaylanan son değişiklik ile sözleşme takviminde bir öteleme yapılmıştır.
      Bu kapsamda Türkiye'ye Aralık 2009'da teslim edilmesi planlanan ilk uçağın teslimatı şuanda Eylül 2013 olarak planlanmıştır.''

      Yorum yap

      • #4

        Gül'ü Bu Silahlar Koruyacak

        Cumhurbaşkanı Gül'ün korumaları 360 adet Glock tabanca siparişi verdi

        CumhurbaşkanıAbdullah Gül, Milli Savunma BakanıVecdi Gönül'ün himayesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfının sorumluluğunda, TÜYAP Tüm Fuar Yapımcılık organizasyonunda düzenlenen ''10. Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı'nın (IDEF'11)'' açılışında yaptığı konuşmada, böyle bir fuarın, İstanbul gibi, kıtaların buluştuğu, bölgede merkez haline gelen bir şehirde organize edilmesinin önemine işaret ederek, Türkiye'nin savunma politikası ve dış politikasının esas stratejisinin ''Yurtta barış dünyada barış'' ilkesi çerçevesinde şekillendiğini belirtti.

        Türkiye'nin, kendi iç güvenlik kurumlarını en güzel şekilde donatma hedefini aklında birinci unsur olarak tuttuğuna işaret eden Gül, ''Türkiye savunma sanayisine son yıllarda özellikle çok büyük önem vermektedir. Çok büyük hamleler yapılmıştır. Özellikle savunma sanayisindeki üretimin tasarlanması, yerli imkanların kullanılması açısından da çok büyük gelişmeler olmuştur'' dedi.

        Bu imkanları dost ülkelerle paylaşmaktan daima mutluluk duyacaklarını belirten Gül, bu çerçevede dost ülkelerle savunma sanayisi alanında anlaşmalar yapmaya büyük önem verdiklerini ve bu anlaşmaların işbirliklerini çok kolaylaştırdığını anlattı.



        Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
        ''Savunma sanayisinde karşılıklı dostlar arasındaki bağımlılık da bir noktada önemlidir.
        Kaynakların en verimli şekilde kullanılması elzemdir. Birimizin yaptığını başka birimizin de aynen yapmasına gerek yoktur. Yeri geldiğinde dostlar, müttefikler olarak ortak projelere de çok büyük önem veriyoruz.
        Türkiye büyük projelerde, gerek nakliye uçakları gerek yeni nesil savaş uçaklarının, helikopterlerin yapımında, ortak projelere girmektedir.''

        AR-GE ÇALIŞMALARI
        Savunma sanayisindeki AR-GE çalışmalarına ilişkin de bilgi veren Gül, ''Türkiye, üretim bir yana, dizayn yapan, çalışan, en yüksek seviyede planlama, araştırma yapan, her kuruluşta binin üzerinde mühendis istihdam eden büyük savunma sanayisi kuruluşlarına ulaşmıştır'' dedi.
        Konuşmasının ardından Gül, üst düzey konukların da katılımıyla birlikte kurdele keserek fuarın açılışını yaptı.

        Açılışın ardından fuarı gezen Gül, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner ile Türkiye'nin ilk milli tank projesi ''Altay''ın bire bir boyutunun bulunduğu standın açılışını yaptı. Böylece proje ilk defa kamuoyuna tanıtıldı.

        ANKA'YI İNCELEDİ
        Cumhurbaşkanı Gül, fuar alanındaki stantları gezerken, Alp Havacılık'ın, Pratt & Whitney Firmasına, F-35 Lightning II Müşterek Taarruz Uçağı (JSF) motoru F135 için ilk ''titanyum bütünleşik kanatlı fan rotoru'' teslimatına ilişkin törene katıldı. Gül, tören kapsamında, teslimat dolayısıyla hatıra imzası attı.
        Fuardaki stantları ziyareti sırasında Gül, TAI'nin geliştirdiği insansız hava aracı ANKA'nın da aralarında bulunduğu çeşitli cihazlarla ile ilgili bilgi aldı.

        KORUMALARA GLOCK MARKA TABANCA
        Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Glock tabancanın standına da uğradı.
        Edinilen bilgiye göre, Cumhurbaşkanlığı korumaları 360 adet Glock tabanca siparişi verdi. Glock 19 Gen 4 modelini tercih eden korumalar, tabancaları bir ay içerisinde teslim alacak.

        NİTELİKLİ İŞ PAYLARI ALIYORUZ
        Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçları çerçevesinde son 20 yılda önemli modernizasyon ve tedarik faaliyetleri yürütüldüğünü anlatan Gönül, şöyle konuştu:
        ''Söz konusu tedarik faaliyetlerinde ülkemiz daha önce bilindiği gibi daha çok, doğrudan alım veya ortak üretim modelleri uygulamıştır.
        Ancak, 2000'li yıllardan itibaren savunma sanayisinde temel hedefimiz, öncelik verdiğimiz alanlarda kendi tasarımımızı yapmak ve savunma sanayisini, yurt içi çözümler sunabilecek ve uluslararası alanda rekabet edebilecek şekilde yapılandırmak olmuştur.

        2010 yılı itibarı ile Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyaçlarını karşılamada hazır alımın oranı yüzde 10'nun altına düşmüştür.
        Kendi tasarımımızı yapamadığımız alanlarda ise uluslararası ortaklık ve iş birliğine yöneliyoruz. A400M Ulaştırma Uçağı projesi, Müşterek Taaruz Uçağı Projesi gibi konsorsiyum projelerinde nitelikli iş payları alıyoruz.

        Türkiye'de kendi geliştirdiğimiz tüm sistemler çeşitli ülkelere ihracatı gerçekleştirilen ve Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinde bulunan operasyonel sistemlerdir.
        Savunma ve havacılık sektörü, toplam ihracatı, 2010 yılı itibarıyla 853,5 milyon dolara ulaşmıştır.
        Tank, gemi, uçak ve helikopter modernizasyon projelerinin ise büyük bir kısmı ülkemizde gerçekleştirilmektedir.''

        Bakan Gönül, halihazırda devam eden tasarım ve geliştirme projeleri arasında, milli tank, milli gemi, fırtına ve parter obüsleri, sahil güvenlik botları, yeni tip karakol botları, jammer sistemleri, simülatörler ve flır gece görüş sistemleri insansız hava araçları ve temel eğitim uçağının sayılabileceğini ifade etti.

        621 FİRMA KATILIYOR
        Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı Genel Müdürü Hayrettin Uzun da IDEF fuarının, bölgesinin en büyük, dünyanın ise en büyük ilk 5 savunma sanayi fuarından biri haline geldiğini söyledi.

        Bu yıl fuara, 71 ülkeden 24'ü bakan düzeyinde olmak üzere 425 üst düzeyde yöneticinin katıldığını belirten Uzun, 211'i yerli, 410'u yabancı olmak üzere 621 firmanın fuarda yer alacağını ifade etti.
        Milli özgün tasarımla Türk tersanelerinde üretilen su üstü gemilerin Büyükçekmece koyunda sergilenecek olmasının fuara ayrı bir boyut getirdiğini vurgulayan Uzun, Türk Hava Kuvvetlerinin 100. yıl etkinliklerinin de fuar kapsamına alındığını belirtti.

        Yorum yap

        • #5

          İlk yerli tank ‘Altay’ın örtüsünü açtı, ‘savunma’yı savaşı önleme şartı gördü

          İDEF 11 Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı’nın açılışını yapan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, savunma sanayiinin savaşa hazırlık için değil, savaşları önlemek için gerekli olduğunu vurguladı. Koç Grubu’na bağlı Otokar’ın önderliğinde geliştirilen Altay Tankı’nın ilk prototipi de İDEF’de sergilenmeye başlandı.





          CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, savunma sanayinin savaşa hazırlık için değil, savaşları önlemek için gerekli olduğunu belirterek, “Kimin savaşa hazır, herhangi bir belayı, tehdidi defedecek, caydıracak hazırlığı yoksa başka birinin yanlış yapmasını da bir nevi azmettirmiş olur” dedi. Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde bu yıl 10’ncusu düzenlenen İDEF 11 Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’in katılımıyla açıldı.
          Fuara 49 ülkeden 633 yerli ve yabancı firma temsilcisiyle, 70 ülkeden 84 yabancı delegasyonun 430 üyesinin katılırken, Vecdi Gönül, İDEF’in dünyadaki en büyük ilk 5 savunma fuarı arasında yer aldığını belirtti.

          Önce doğru politikalar
          Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yurtiçinde huzurun, güvenliğin, dünyada istikrarın, huzurun sağlanması ve tehditlerin yok edilmesinin birinci ihtiyaç ve birinci şart olduğunu söyledi.
          Ülke içerisinde güvenlik olmadan demokrasi, barış ve huzur içinde bir hayatın mümkün olmadığını kaydeden Gül, ”Bunu sağlayabilmek için de şüphesiz ki önce doğru politikalar, doğru siyaset ve daha sonra yeterli araç ve gereç ihtiyacı vardır” diye konuştu.

          Türkiye büyük hamleler yaptı
          Türkiye’nin savunma sanayisine son yıllarda özellikle çok büyük önem verdiğine dikkat çeken Gül, şunları dile getirdi: “Çok büyük hamleler yapılmıştır.
          Özellikle savunma sanayisindeki üretimin tasarlanması, yerli imkanların kullanılması açısından da çok büyük gelişmeler olmuştur. Bu imkanları dost ülkelerle paylaşmaktan daima mutluluk duyuyoruz.
          Türkiye, üretim bir yana, dizayn yapan, çalışan, en yüksek seviyede planlama, araştırma yapan, her kuruluşta binin üzerinde mühendis istihdam eden büyük savunma sanayi kuruluşlarına ulaşmıştır.”

          Altay’ın ilk prototipi
          Otokar, ana yüklenicisi olduğu Altay Projesi kapsamında ilk Türk Ana Muharebe Tankı’nın gerçek boyutlardaki modelini sergiledi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ve Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar’ın yaptığı açılışla tankın üzerindeki örtü kaldırıldı.
          Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, eski içişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar ve Koç Holding Savunma Sanayii Otomotiv ve Bilgi Grubu Başkanı Kudret Önen, Altay tankının önünde omuz omuza poz verdi.

          Fahrettin Altay’dan geliyor
          Tank, Anadolu’yu düşman işgalinden kurtaran savaşın en önemli isimlerinden, soyadını Atatürk’ün verdiği Fahrettin Altay’ın ismini taşıyor.

          Tankın en önemli ateş gücünü 120 milimetre çapında topu ve bu atışı yöneten Aselsan üretimi elektronik atış kontrol sistemi oluşturuyor. Yüksek ateş gücü ile çağının en yüksek tahrip gücünü yakalayan tankın, ilk atışta hedefi vurması için Leopard 2A4 tanklarının modernizasyonunda da kullanılan yeni nesil atış kontrol sistemi özel olarak geliştiriliyor.

          Altay, savaş alanın zorlu koşullarında ve düşman ateşi altında 1500 beygir motor gücü ile hareket edecek.
          Olası saldırılarda tankı yüksek manevra kabiliyeti ve yetenekleri saklanan modüler kompozit zırh koruyacak.

          Gül’e ‘Glock’lu koruma
          ULUSLARARASI Savunma Fuarı IDEF’in açılışına katılan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, korumalarının, “Sayın Cumhurbaşkanım işte satın aldığımız silahlar” sözü üzerine Avusturya yapımı Glock 19 marka tabancaların yer aldığı standa uğradı.
          Gül, 360 tane ısmarlanan silahla ilgili korumalarına, “Güzel olmasa herhalde almazdınız” dedi. Mart’ta Cumhurbaşkanlığı korumaları için 300 tabanca alımına karar verildi. Bu sayı daha sonra 360’a yükseldi.

          Av tüfeği ile poz verdi
          CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner ve beraberindekiler fuar alanını gezdi ve standlardaki yetkililerden bilgiler aldı.
          Cumhurbaşkanı Gül ayrıca silahlara da ilgi gösterdi. Gül, eline aldığı bir av tüfeği ile nişan aldı ve gazetecilere hatıra fotoğrafı verdi. Gül, ayrıca radar cihazını, dürbünle izledi.





          Yorum yap

          • #6

            Milli hava savunma topu için güç birliği

            ASELSAN tarafından geliştirilen 35 mm Kundağı Motorlu Namlulu Alçak İrtifa Hava Savunma Silah Sisteminde, FNSS zırhlı araçlarının kullanılacağı bildirildi.


            ASELSAN'dan yapılan yazılı açıklamada, 35 mm Kundağı Motorlu Namlulu Alçak İrtifa Hava Savunma Silah Sistemi'nin (KMNAİHSSS), Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçları doğrultusunda ASELSAN tarafından geliştirilmesi için şirket ile FNSS Savunma Sistemleri A.Ş arasında IDEF Fuarında sözleşme imzalandığı bildirildi.
            Sözleşme kapsamında FNSS firmasının, prototip sistemlerde kullanılmak üzere, projenin ihtiyaçlarına uygun şekilde üç adet Zırhlı Paletli Taşıyıcı Platformu (ZPTP) üreteceği belirtildi.

            Projenin geliştirme döneminde bir adet Komuta Kontrol Aracı ve iki adet Silah Sistemi Aracı prototipi üretileceği belirtilerek, projenin ayrı bir sözleşme kapsamında yürütülecek olan seri üretim döneminde ise 13 adet Komuta Kontrol Aracı ile 40 adet Silah Sistemi Aracının üretilmesinin planlandığı kaydedildi.

            KMNAİHSSS projesinin, hava savunma alanında komuta kontrol, radar, atış kontrol ve silah sistemleri gibi birçok konuda ASELSAN'ın sahip olduğu bilgi birikiminden faydalanılarak yürütüldüğü ifade edilerek, sistemde MKE Kurumu tarafından üretilecek 35 mm uçaksavar topu kullanılacağı bildirildi.
            KMNAİHSSS'nin, zırhlı mekanize birliklerin alçak irtifa hava savunmasında kullanılacağı belirtildi.

            Açıklamada, Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar'ın, imza töreninde, ''Böylece namlulu hava savunma sistemleri alanında tüm ihtiyacı Türkiye'de karşılamış oluyoruz. Bu sistemler eminim ki dünya pazarında da yer bulacaktır'' dediği kaydedildi.

            -ASELSAN VE FNSS ''PENÇE''SİNİ GÖSTERDİ-
            İmza töreninin ardından Bayar'ın, yine ASELSAN ve FNSS işbirliği ile geliştirilen ''PENÇE uzaktan komutalı silah kulesi''ni incelediği belirtildi. Açıklamada şöyle denildi:

            ''FNSS ve ASELSAN arasında imzalanan ortak ürün geliştirme işbirliği protokolü ile başlatılan projede, tekerlekli ve paletli zırhlı araçlar üzerine monte edilmek üzere 25 mm kalibrede otomatik top ve eş eksenli 7.62 mm makineli tüfek ile teçhiz edilmiş, zırh korumalı, üzerinde gündüz/gece ve kötü hava şartlarında görüş sağlayan kamera ve algılayıcılar bulunan, hareket halinde atış için stabilizasyon sistemine sahip uzaktan komutalı bir kule geliştirildi.
            PENÇE adı verilen kule, ilk kez IDEF Fuarında sergilendi.
            Proje kapsamında ASELSAN, kule servo kontrol sistemi ve elektro-optik sistemlerin; FNSS ise kule ve silah besleme, destek ve mekanik sistemlerin tasarım ve imalatını gerçekleştirdi.''

            Uzaktan komutalı silah istasyonları ve kulelerin, zırhlı araçlar üzerinde giderek artan bir kullanım alanı bulunduğu, bunun başlıca nedenlerinin de ''silahı kullanan personelin aracın içinde zırh koruması altında bulunması sayesinde muharebe esnasında hedef alınmasının önüne geçilmesi, üzerinde bulunan görüş sistemleri, algılayıcılar ve stabilizasyon sistemi vasıtasıyla gündüz, gece ve her tür hava şartında hareket halinde yüksek isabet oranıyla atış yapılabilmesi ve sepetsiz tasarımı sayesinde araç faydalı iç hacminden en az kayıp ile uygulanabilmesi'' olduğu kaydedildi.

            Gelecekte karşılaşılabilecek yeni ihtiyaçlara hızlı cevap verebilmek amacıyla kısa sürede modifiye edilmeye ve geliştirilmeye uygun bir tasarıma sahip olan ''Pençe''nin, entegre edileceği hem paletli hem de tekerlekli zırhlı araçlara üstün bir muharebe yeteneği kazandırdığı, modern orduların taleplerine uygun şekilde geliştirilen sistemin, dünyadaki benzer örneklerinin çok az olması sebebiyle yurt içi ve yurt dışı satış potansiyelinin de çok yüksek olacağı vurgulandı.

            Yorum yap

            • #7

              JSF: F-35’i F-16 fiyatına alırsınız ancak yazılım kodlarını paylaşmayız

              Lockheed Martin’in F-35’lerden sorumlu Başkan Yardımcısı Stephen O’Bryan, Türkiye’nin F-35 için ödeyeceği parayı ve “kaynak kodu alıncaya kadar” sipariş ertelenmesinde ABD’nin bakışını açıkladı. O’Bryan, “Türkiye’nin satın alma takvimi öyle ayarlandı ki bir F-35 fiyatı neredeyse şimdi satın aldığınız 1 adet F-16 blok 50’ye yakın olacak” derken, kaynak kodlarını paylaşmayacaklarını söyledi.



              TÜRKİYE’nin üretimine ortak olduğu ve 100 adet satın almayı planladığı Müşterek Taarruz Uçağı (JSF) F-35 projesinde ABD’den önemli haberler geldi.
              Uçağın ana yüklenicisi Lockheed Martin firmasının F-35’lerden sorumlu Başkan Yardımcısı Stephen O’Bryan, Türkiye’nin F-35 için ödeyeceği parayı ve “kaynak kodu alıncaya kadar” sipariş ertelenmesinde Amerika’nın bakışını açıkladı.
              O’Bryan İlk F-35 A tipi uçağın geçen hafta ABD Hava Kuvvetlerine teslim edildiğini ve uçağın radarda görülmesini engelleyen “stealth” testlerinin de başarıyla sonuçlandığını kaydetti.

              Uçak fiyatının her zaman aynı olmadığını, uçakların en baştaki maliyeti ile daha sonraki maliyetinin aynı olmadığını belirten O’Bryan, şöyle konuştu: “Türkiye siparişlerini buna göre verdi.
              Yapılan hesaplara göre biz işi öğrendikçe ve üretim arttıkça uçak fiyatı da düşecek. Bu nedenle bu uçakların ilk üretimleri nispeten daha pahalı olacak daha sonra düşecek.
              İşte bu fiyatın düştüğü aşamada Türkiye için üretime başlayacak. Türkiye’nin satın alma takvimi öyle ayarlandı ki bir F-35 fiyatı neredeyse şimdi satın aldığınız 1 adet F-16 blok 50’ye yakın olacak.”

              Uçakta 9 milyon satır yazılımın bulunduğunu ifade eden O’Bryan, şunları söyledi: “Yazılımı paylaşmak demek ondan sonra sürekli kullanıcı isteklerine göre değişiklik demek.
              Bu zaman ve maliyet açısından karşılanabilir bir durum değil. İngiltere ve İsrail dahil hiçbir ülke kaynak kodlarına sahip olmayacak.
              Öte yandan ülkelerin operasyonel alanda egemenlik ihtiyaçları olduğunu görüyoruz.
              Ama her ülke kendi ihtiyaçlarını, kendi silahlarını özgün sistemini entegre edecek bir imkana sahip olacak. Böylece kaynak kodlara müdahale etmeden ülkelerin ihtiyaçları karşılanacak.”

              TÜBİTAK’ın bombası takılacak
              TÜBİTAK’ın bombaların hedefe büyük hassasiyetle isabet etmesini sağlayan hassas güdüm kiti (HGK) geliştirtiğini ve bunu kendilerine gösterdiğini ifade eden O’Bryan, “F-35’ten atılacak bombalara takmak istediklerini açıkladı. Kendi kontrollerimiz sonucunda TÜBİTAK’ın üretimi HGK takılı bombaların bu uçağa takılmasına izin verdik.
              Buna ilişkin kaynak kodları da uçaktaki kodlara eklenecek” diye konuştu.

              Türkiye’nin 100 adet alacağını hesaplıyoruz
              TÜRKİYE’nin kaynak kodlarını almadan sipariş vermek istemediğini hatırlatan Stephen O’Bryan, “Öte yandan alınacak uçak sayısının daha artabileceği de konuşuldu.

              Biz Türkiye’nin 100 adet uçak alacağını hesaplıyoruz. Türkiye’ye teslim edilecek ilk uçak 2015 yılında montaj hattından çıkacak. Ondan sonra uçak için gerekli kabul testleri olacak.
              Görünmez modunda uçak bombayı gövde içinde taşıyor. Uçak bu nedenle 2 adet 2000 librelik bomba ve 2 adet AMRAAM (gelişmiş orta menzil havadan havaya füze) taşıyabiliyor veya 8 adet 250 librelik bomba ve 2 AMRAAM taşıyor.
              Uçak kanat altında daha çok bomba taşıyor
              ama o zaman radarda görünüyor.”

              Yorum yap

              • #8

                Türkiye'nin ilk akıllı bombası!

                Makina Kimya Enstitüsü'nün (MKE) ürettiği ve TÜBİTAK'ın geliştirdiği Türkiye'nin ilk akıllı güdümlü uçak bombası İDEF 11 Savunma Sanayi Fuarı'nda Türk Hava Kuvvetleri'ne ait F16 savaş uçağının üzerinde tanıtıldı.



                MKE’nin ürettiği bombayı, TÜBİTAK’a bağlı Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü (SAGE) akıllı hale getirdi ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanması için Türkiye’nin kendi geliştirdiği ilk güdümlü uçak bombası oldu.
                F 4 ve F 16 savaş uçaklarına uyarlı olan bu bomba, yüklü olduğu savaş uçağının üzerinde, yerde ve havada kordinat verilerek hazırlanıyor ve GPS sistemi ile destekleniyor.
                Ancak olası savaş durumunda GPS’nin başka ülkeler tarafından girmemesi için gerektiğinde GPS sistemini devre dışı bırakıyor ve belirlenen koordinata ulaşabiliyor.
                Bağlı olduğu savaş uçağından bırakılan ‘Akıllı hassas güdüm bombası’ 25 kilometre boyunca havada verilen koordinatlarını takip ediyor ve belirlenen noktayı sıfır hata vuruyor.

                TERÖR KAMPLARI VURULABİLİR
                1 ton ağırlığında, 4 metre uzunluğundaki bomba, çok yüksek tahribat gücüne sahip. Düştüğü yere 10 metre genişlikte ve 3 metre derinliğinde çukur açabilen bu bomba, Türk Hava Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’taki ve Güney Doğu bölgesindeki terör kamplarını yok etmede kullanılabilecek.
                Akıllı bomba, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde TÜBİTAK SAGE desteği ile üretilecek.

                ‘Ulusal Savunma için Ulusal Ar-Ge’ sloganıyla çalışmalarını yürüttüklerini belirten TÜBİTAK basın sözcüsü Fatih Yeşer, "TÜBİTAK Savunma Sanayii Araştırma Geliştirme Enstitüsü savunma sanayii alanında geliştirdiği önemli projeleri ile Türk Silahlı Kuvvetlerine hizmet etmeye devam ediyoruz. Uçaktan atılan bombalara güdüm yeteneği kazandıran Hassas Güdüm Kiti (HGK), Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde TÜBİTAK SAGE desteği ile üretilecek. HGK, 2000 IB MK-84 genel maksat bombalarını akıllı bombalara dönüştürüyor.

                Böylece mevcut bombalar, her tür hava koşulunda, uzak bir mesafeden atıldığında bile, yüksek hassasiyetli vuruş yeteneği kazanıyor.
                Bu da uçakların tehlikeli bölgeye yaklaşmadan,güvenli bir şekilde görevini tamamlamalarını sağlıyor.
                Yani savaş uçağına yüklenen bomba, pilot tarafından 25 kilometre uzakta bile bırakılsa, bomba sıfır hata ile koordinat noktasına ulaşıyor ve hedefi tam 12’den vuruyor" dedi.

                ISIL PİL ÜRETİLİYOR
                Öte yandan, TÜBİTAK SAGE, gelişmiş silah sistemlerinin en kritik bileşenlerinden biri olan ısıl pil teknolojisini Türk Savunma Sanayisi’ne kazandırdı.
                Güdüm kitleri, füzeler,tapalar,akustik karıştırıcı gibi sistemlerde temel güç kaynağı olarak kullanılmakta olan ısıl pillere ilişkin yurt dışı bağımlılık TÜBİTAK SAGE’nin üretmesiyle tamamen ortadan kalktı.

                Yorum yap

                • #9

                  Dünya Türk füzesini konuşuyor!

                  Türkiye'nin füze teknolojisinde önemli bir aşaması olarak gösterilen aktif lazer güdümlü füzesi ''CİRİT'', kaydettiği başarılarla dünya gündeminde yer alıyor.


                  AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, CİRİT'in başarılı testleri, yabancı ülkelerin silahlı kuvvetlerinin de ilgisini çekmeye başladı.
                  CİRİT'in, yurtiçindeki ihtiyaçları karşıladıktan sonra, yurtdışından da önemli bir talep görmesi bekleniyor.

                  LAZER GÜDÜMLÜ ''CİRİT''
                  ATAK helikopterlerinin havadan yer hedeflerine karşı kullandığı 2.75 yarı aktif lazer güdümlü füzesi CİRİT, hafif zırhlı hedeflere karşı yüksek doğrulukta çalışıyor.

                  CİRİT, dumanı azaltılmış yakıtlı ve duyarsız mühimmat özelliğine sahip roket motoru ile üç etkiye aynı anda sahip çok amaçlı harp başlığı ve elektromekanik kontrol tahrik sistemlerine sahip bulunuyor.

                  MIL-STD 810 F ve MIL-STD 464 A ile uyumlu, tasarımı Roketsan tarafından gerçekleştirilen MIL-STD-1760 arayüze haiz farklı entegrasyon modellerine uygun CİRİT podlarından ateşleniyor.
                  M ve LAU lançerlerden atılabilen füze, tasarımı Roketsan tarafından gerçekleştirilen MIL-STD-1760 arayüze haiz akıllı poddan da ateşlenebiliyor.

                  Aktif lazer güdümlü CİRİT, Türk taarruz helikopterleri T129'ların en etkili silahı olacak. ''CİRİT''in Türkiye'deki füze teknolojisi geliştirilmesi için de önemli bir aşama olduğu kaydediliyor.

                  CİRİT'İN KULLANIM ALANLARI
                  CİRİT, farklı kara ve hava platformlarına entegrasyon imkanı bulunmakla birlikte, öncelikli olarak taarruz helikopterlerinden kara hedeflerine yönelik olarak kullanılacak.

                  Hafif zırhlı/zırhsız ve hareketli hedefleri imha etme yeteneği bulunan CİRİT'in füzesine iki alternatif harp başlığı takılabiliyor.

                  Çok maksatlı başlık olarak tanımlanan birinci alternatifte, zırh delme, yangın çıkarıcı ve parçacık etkisi bulunuyor. Yüksek İnfilaklı Başlık olarak tanımlanan ikinci alternatifte ise sadece parçacık etkisi bulunuyor.

                  CİRİT'İN SERİ ÜRETİME GEÇME ZAMANI
                  CİRİT'in, 2010 yılı itibarıyla tüm geliştirme ve tasarım doğrulama faaliyetleri tamamlandı. Seri üretim faaliyetleri, kalifikasyon çalışmalarına paralel olarak başladı.

                  Halen parça ve alt sistem seviyesinde seri üretim çalışmaları yürütülürken, ilk seri üretim kafilesinin, bu yıl içinde üretilmesi hedefleniyor.
                  8 kilometre menzilli 'CİRİT'in Türkiye'deki füze teknolojisi geliştirilmesi için de önemli bir aşama olduğu kaydediliyor.

                  Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesine kazandırılacak lazer güdümlü füze CİRİT, özellikle Türk şirketleri TUSAŞ ve Aselsan ile İtalyan Finmeccanica grubu şirketi AgustaWestland'ın ortak üreteceği T129 taarruz helikopterinde kullanılacak.

                  70 mm çapındaki yarı aktif lazer güdümlü füze ''CİRİT''in özellikle hafif zırhlı hedeflerde istenilen tahribatı sağladığı belirtiliyor. CİRİT'in şimdiye kadarki atışlarında hava platformu olarak AH-1W helikopteri kullanıldığı belirtiliyor.
                  Füzenin Türk taarruz helikopteri T129'da etkin olarak kullanılması bekleniyor.

                  ROKETSAN
                  1988 yılında ulusal füze ve roket programlarında öncü olmak üzere Savunma Sanayii İcra Komitesi kararıyla kurulan ROKETSAN, bugün Türkiye savunma sanayinin teknoloji üreten stratejik merkezlerinden biri olarak faaliyette bulunuyor.

                  Roket ve füze sistemleriyle ülke savunmasına hizmet etme, Türkiye'nin teknolojik altyapısına katkıda bulunma misyonu, deniz altından uzaya roket ve füze teknolojilerinde lider kuruluş olma, özgün ürünleri ve ileri teknolojisi ile dünyada ilk 50 firma arasında yer alma vizyonuyla hareket eden ROKETSAN, deneyimli, nitelikli ve dinamik insan kaynağıyla sektöre yön veriyor.

                  Mühendislik geliştirme çalışmaları ile savunma sanayinin ihtiyaç duyduğu teknolojileri geliştiren ROKETSAN, özgün tasarımları ve üretimleri ile alanında lider konumda bulunuyor.

                  Yapısal, termal, mekanik tasarımlar, iç balistik, güdüm-kontrol, silah sistemleri, aerodinamik, kompozit malzeme, yakıt sistemleri ve harpbaşlığı teknolojilerinde uzmanlaşmış olan ROKETSAN, ulusal ve uluslararası projelerin güvenilir ortağı olarak görülüyor.

                  ROKETSAN yurtiçinde 300, yurtdışında 140 firmayla çalışırken, yurtiçinde 100, yurtdışında 35 imalatçı alt yükleniciyle işbirliği yapıyor.
                  Türkiye, ROKETSAN'ın kuruluşuyla, kimyasal girdilerin üretimi, kompozit malzeme ve yapı teknolojileri, çevresel testler, statik ateşleme, atışlı testlere ilişkin tüm ölçüm ve kayıt olanakları gibi kritik teknolojik yeteneklere ve sistem düzeyinde sorumluluk alacak bilgi ve tecrübeye kavuştu.
                  ROKETSAN bugün, çalışmaları ülke sınırlarını aşan, kendi teknoloji alanındaki NATO programlarına katılan, ürünlerini dost ülkelerin silahlı kuvvetlerinin hizmetine sunan bir kuruluş olarak gösteriliyor.

                  Yorum yap

                  • #10

                    ABD kodları vermedi, Avrupa'dan teklif geldi!

                    ABD'nin F35 savaş uçağının kodlarını vermeyeceğini açıklaması ve Ankara'nın siparişleri bir süre askıya almasının ardından, bu kez Avrupa'dan kritik bir hamle geldi.

                    Zaman'a konuşan Avrupa'nın yeni nesil savaş uçağı Eurofighter konsorsiyumundan üst düzey bir yetkili, "Biz Türkiye'ye tüm kaynak kodları ve kritik teknolojileri vermeye hazırız." açıklamasını yaptı.

                    Türkiye'ye 16 milyar dolara mal olması beklenen geleceğin savaş uçağı F-35 projesinde önemli gelişmeler yaşanıyor. ABD'nin uçağın kodlarını vermeyeceğini açıklaması ve Ankara'nın siparişleri bir süre askıya almasının ardından, bu kez Avrupa'dan kritik bir hamle geldi.
                    Zaman'a konuşan Avrupa'nın yeni nesil savaş uçağı Eurofighter konsorsiyumundan üst düzey bir yetkili, "Biz Türkiye'ye tüm kaynak kodları ve kritik teknolojileri vermeye hazırız." açıklamasını yaptı. Aynı yetkili, Türkiye'nin Eurofighter konsorsiyumuna katılması halinde tüm araştırma ve geliştirme safhalarında rol alabileceğini ifade etti.

                    Lockheed Martin'in F-35'lerden sorumlu Başkan Yardımcısı Stephen O'Bryan, "Yazılımı paylaşmak demek ondan sonra sürekli kullanıcı isteklerine göre değişiklik demek.
                    Bu zaman ve maliyet açısından karşılanabilir bir durum değil. İngiltere ve İsrail dahil hiçbir ülke kaynak kodlarına sahip olmayacak." diyerek, Türkiye'nin isteklerine kapıları kapamıştı.

                    Avrupa ise kaynak kodları vermeyi teklif ediyor. Öte yandan Lockheed Martin, Zaman'ın konuyla ilgili sorularını cevapsız bıraktı. 16 milyar dolarlık F-35 projesinin masaya yatırıldığı son Savunma Sanayii İcra Komitesi (SSİK) toplantısında, yazılım konusundaki endişeler dile getirilirken Genelkurmay Başkanı Org. Işık Koşaner, daha önce alınan F-16 savaş uçaklarında yaşanan sorunları hatırlatmıştı.

                    Başbakan Erdoğan da yazılım kodlarının verilmemesinin kabul edilemeyeceğini net bir dille ifade etti. Geçtiğimiz aralık ayında ABD lisansı ile Türkiye'de üretilen F-16 savaş uçaklarının uçuşta beyni kabul edilen görev bilgisayarlarının yerli olarak üretilmesi yönünde karar alınmıştı. Milli görev bilgisayarının üretilmesiyle birlikte F-16'ların ABD'nin muhtemel elektronik etkisinden kurtarılması hedefleniyor.

                    Türkiye'ye kaynak kodları verme vaadinde bulunan Eurofighter Typhoon konsorsiyumu İngiltere, İtalya, Almanya ve İspanya'nın müşterek projesi. İlk uçuşunu 1994'te gerçekleştiren çift motorlu ve çok amaçlı Eurofighter, şu anda Avrupa orduları tarafından kullanılıyor.
                    Eurofighter yetkilileri, Ankara'nın bu konsorsiyuma katılması halinde, elde edeceği bilgi birikimiyle yüksek teknoloji gerektiren milli projeler için de elini güçlendireceğini dile getiriyor. Aynı zamanda Türkiye'ye 'eşit ortaklık' teklifinde bulunuyor.

                    Yorum yap

                    • #11

                      ASELSAN derinliklere kulaç atıyor! (Resimli)

                      Askeri elektronik ve haberleşme konusunda Türkiye'nin gereksinimlerini özgün olarak imal eden ASELSAN, Türkiye'nin ilk milli sonarını da üretti.

                      ASELSAN'ın, ''kulaç'' ismi verilen sonarı, denizaltıların korkulu rüyası torpidoları uzaklaştırmak için kullanılan karıştırıcı teknolojisine de sahip olacak. Alınan bilgiye göre ASELSAN tarafından milli olarak geliştirilen, denizaltıların korkulu rüyası torpidoları uzaklaştırmak için kullanılan karıştırıcı ve aldatıcıların temel teknolojisini oluşturan sonar, denizlerin derinliklerini ölçmek için de kullanılıyor.

                      ASELSAN'ın geliştirdiği ve kulaç adını verdiği sonar sistemi önemli teknolojik üstünlüklere sahip bulunuyor. Denizlerin derinliklerini ölçmek için geliştirilmiş bir sonar türü olan kulaç, aslında denizcilikte kullanılan yaygın adı ile ''iskandil'' olarak ta biliniyor.

                      MİLLİ SONAR ''KULAÇ''IN ÖZELLİKLERİ...
                      Kulaç sistemi, tamamen ASELSAN imkanları ile tasarlanmış ve üretilmiş milli bir sistem olma özelliğini taşıyor. Bu özelliği ile kulaç, ilk ''milli sonar'' olarak savunma sanayii sektöründe yerini aldı.

                      Tüm askeri ve sivil gemilerde kullanılan bu sonar ile gemilerin deniz dibine olan mesafesi ölçülüyor. Gerektiğinde bu bilgi daha gelişmiş bir bilgisayar ile desteklenerek deniz dibinin haritası da çıkarılıyor. ASELSAN bu tür sonarı da geliştiriyor.
                      Farklı derinlikler için iki ayrı frekansta yayın yapabilen sistem, 1000m uzaklıktaki cisimlerden gelen ses yansımalarını algılayarak ölçüm yapıyor ve derinlik bilgisini operatöre sunuyor.

                      ASELSAN, geçtiğimiz ay İstanbul'da gerçekleştirilen IDEF 2011 Savunma fuarında gemileri torpidolardan korumak için özgün geliştirdiği HIZIR, ZARGANA ve ZOKA sistemlerini de tanıtmıştı. Bu sistemler torpidoları fark ettikten sonra ses dalgaları ile aklını karıştırıyor veya gemi taklidi yaparak üzerine çekiyor ve ana gemiyi koruyor.

                      TÜRKİYE'NİN DÜNYADAKİ YERİ...
                      Türkiye, Aselsan'ın da katkılayıryla, elektronik harp cihazları alanında kendi öz tasarımını yapan ilk 10 ülke arasında bulunuyor. Frekans atlamalı VHF/FM Kriptolu telsiz sistemleri alanında kendi öz tasarımını ve üretimini yapan en başarılı ilk 4 ülke arasında. Kestirme cihazları alanında ilk 4 ülke arasında yer alıyor.

                      Türkiye, ASELSAN teknolojisi sayesinde, GSM cep telefonu alanında cihaz geliştirmiş bulunan ilk 9 ülke arasındadır.
                      TASMUS Taktik haberleşme sisteminin ise aynı teknolojiyi kullanmayı düşünen Avrupa ülkelerinden önce geliştirdi.

                      SEKTÖRÜNDE AR-GE'YE EN ÇOK PAY AYIRAN KURULUŞ
                      ASELSON, Ar-Ge'ye ayırdığı pay ile özgün üretimde önemli bir paya sahip bulunuyor.

                      Kurum, 200 yerli firmaya yan sanayi olarak iş yaptırıyor. ASELSAN'da 1900'ü mühendis, 3 bin 550 personel çalışıyor. Her yıl cirosunun yüzde 7'sini Ar-Ge faaliyetlerine tahsis eden ASELSAN'ın Ar-Ge harcamaları, Türkiye'deki tüm savunma sanayi firmalarının araştırmaya ayırdığı payı ikiye katlıyor.
                      Türk Silahlı Kuvvetlerinin teknoloji gereksinimini karşılayan en önemli milli kaynak olan ASELSAN, uluslararası savunma pazarındaki etkinliği ve pazar payını artırmak üzere çalışmalarına devam ediyor. ASELSAN, 36 ülkeye direkt satışın yanı sıra, teknoloji ihraç ederek ortak üretim çalışmaları da yapıyor.

                      Aselsan, Amerika Birleşik Devletleri merkezli askeri yayıncılık kuruluşu Defense News dergisi tarafından hazırlanan listeye göre 100 küresel savunma sanayi şirketi içinde de (Defense News Top 100) yer alıyor.



                      Yorum yap

                      • #12

                        İlk Türk seyir füzesi!

                        TÜBİTAK tarafından geliştirilen Türkiye'nin ilk seyir füzesi tanıtıldı

                        Türk Hava Kuvvetleri'nin 100. kuruluş yıl dönümü kapsamında gerçekleştirilen "Türkiye Hava Gösterisi 2011" kapsamında tanıtılan füze, hassas güdümlü Stand-Off Mühimmat Projesi kapsamında üretildi.

                        Füze, Türk Hava Kuvvetlerine ait bir F-16 uçağına monte edilmiş halde vatandaşlara gösterildi. SAGE Özel Projeler Yöneticisi Önder Okyay, gazetecilere yaptığı açıklamada, yapımına 2006'da başlanan ancak şimdiye kadar kamuoyuna tanıtılmayan füzenin Türk Hava Kuvvetlerinin 100. yılı etkinleri kapsamında tanıtıldığını belirtti.

                        180 kilometrenin üzerinde menzile sahip olan füzenin Türk mühendislerce yapılan Türkiye'nin ilk seyir füzesi olduğunu ifade eden Okyay, uçağın kanadından bırakılan füzenin GPS aracılığıyla hedefini bulduğunu söyledi. Füzenin özel yapısından dolayı düşman hava savunma radarları tarafından tespit edilmesinin zor olduğunu kaydeden Okyay, füzenin düşük irtifada seyir yeteneği ve tanımlanan yol noktalarını izleyebilme özelliğinden dolayı da hava savunma unsurlarına yakalanmadan hedefine ulaşabildiğini belirtti. Füzenin deneme atışlarının sürdürüldüğünü söyleyen Okyay, yıl sonunda tamamlanması hedeflenen proje kapsamında F-4 ve F-16 üretimi yapılmasının planlandığını kaydetti. Öte yandan, SAGE tarafından üretilen nüfuz edici bomba ile hassas güdüm füzesi kiti de vatandaşlara tanıtıldı.

                        Yorum yap

                        • #13

                          Türkiye altı 'ağır yük helikopteri' alıyor

                          Türkiye'nin Boeing'in ürettiği CH-47F Chinook model askeri ağır yük taşıma helikopteri almayı düşündüğü bildirildi

                          Savunma Bakanlığı’ndan adının açıklanmasını istemeyen üst düzey bir satın alma yetkilisi, United Press International’a (UPI) yaptığı açıklamada, anlaşmanın toplam değerinin 300 milyon doların üzerinde olacağını ifade etti.
                          Yetkili, “Görüşmelerde neredeyse sona yaklaşıldı. Çok kısa bir süre içinde anlaşma sağlamayı umuyoruz. Anlaşmanın toplam değeri 300 milyon dolar. Helikopterler elimize ulaştıktan sonra, özel ihtiyaçlarımıza uysunlar diye üzerlerinde bazı oynamalar yapmayı planlıyoruz” dedi.

                          Eğer anlaşma sağlanırsa, Boeing CH-47F Chinook’lar, Türkiye’nin elindeki ilk ağır yük helikopterleri olacak.

                          Şu ana kadar 1179 tane üretilen Chinook'lar asker, ağır silah ve mühimmat ve muharebe malzemesi taşımak için kullanılıyor.

                          Helikopterlerin Türkiye’ye tesliminin 2013’te başlaması bekleniyor.

                          Yorum yap

                          • #14

                            İlk Türk savaş uçağı için düğmeye basıldı!

                            Türk savaş uçağı için ilk adım atıldı.

                            Geçen aralık ayında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner'in de katıldığı Savunma Sanayi İcra Komitesi toplantısında kararı alınan ve 2023'e yetiştirilmesi hedeflenen savaş uçağı için harekete geçildi.

                            Şu anda fizibilite çalışmaları yapılıyor. İlk Türk savaş uçağının kaç liraya mal olacağı, hangi sistemlerin kullanılacağı, pazardaki fırsatlar ve tehditler gibi konular üzerinde duruluyor.

                            Öte yandan Ankara'da konuşlanması planlanan savunma sanayii ve havacılık kümelenmesi için de çalışmalara hız verildi. Zaman'ın haberine göre Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nda iki kritik toplantı gerçekleştirildi. Önümüzdeki günlerde bu yapılanmanın ayrıntıları da belirlenecek. Sanayicilerin üretim yapacağı savunma sanayii ve havacılık kümelenmesi, Türk savaş uçağının üretiminde de önemli rol oynayacak.

                            Türk Hava Kuvvetleri, şu anda F-4 ve F-16 savaş uçaklarını envanterinde bulunduruyor. Bu uçakların yerini ise önümüzdeki yıllarda yine ABD'de üretilen F-35'ler alacak. Türkiye, 14 milyar dolar karşılığında 100 F-35 almayı planlıyor. Fakat Pentagon'un açık bir dille bu uçağa ait kaynak kodlarını vermeyeceğini açıklaması Ankara'yı kaygılandırıyor.

                            İşte böyle bir süreçte Türkiye, kendi savaş uçağını yapmak için kolları sıvadı. İlk etapta 'kavramsal tasarım' için 20 milyon dolarlık bir bütçe ayrıldı. Savunma Sanayii Müsteşarlığı ve Türk Havacılık ve Uzay Sanayii'nde (TUSAŞ) çalışmalar devam ediyor. Başbakan Erdoğan'ın da seçim kampanyasında ilk Türk savaş uçağını kullanması, süreci hızlandırdı.

                            Fizibilite çalışmalarının tamamlanmasının ardından çizimlere ve matematiksel hesaplara geçilecek. İşbirliği yapılabilecek ülkeler araştırılacak. Diğer yandan Ankara'nın Kazan ilçesinde kurulmasına karar verilen ve yer olarak seçilen TUSAŞ yakınlarındaki bir bölgede karar kılınan savunma sanayii ve havacılık kümelenmesi için 3 milyon metrekarelik bir arsa ayrıldı. Bu sektörde iş yapan tüm sanayiciler bu bölgede toplanacak. Kritik projelere parça üretecekler. İlk Türk savaş uçağının yapımında da bu merkez önemli bir görev yerine getirecek.

                            ENDONEZYA'DA TARİHİ TOPLANTI
                            D-8 Ülkeleri Sivil Havacılık Çalışma Grubu, 'Havacılık ve Uzay Sanayi' ile 'Havaalanı Yapım ve İşletimi' konularında işbirliği için kolları sıvadı.
                            Toplantı, Türkiye'nin 2023 hedefleri arasında yer alan yerli uçak üretiminin yanında, uçak bakımı, eğitim ve havaalanı yapım ve işletimi konularında bölgedeki etkinliğini artırması ve ülke ekonomisine sağlanacak katkı açısından önem taşıyor.
                            Sivil Havacılıkta Bölgesel İşbirliği Projesi kapsamında oluşturulan ve başkanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürü Bilal Ekşi tarafından gerçekleştirilen Endonezya'daki toplantıya, Bangladeş, Endonezya, İran, Malezya, Mısır, Nijerya ve Pakistan'dan yetkililer katıldı.

                            Yorum yap

                            • #15

                              Milli tüfek geliyor!

                              Türk mühendislerinin yaklaşık 3,5 yıl üzerinde çalışarak geliştirdiği milli piyade tüfeğinin üretimine başlandı...


                              Milli piyade tüfeğinin ilk 50 adetlik prototipi, 4 ay içinde hazır olacak. Proje kapsamında Temmuz 2012 tarihine kadar toplam 200 adet prototip piyade tüfeği üretilecek. Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki çeşitli birliklere dağıtılacak prototip tüfekler, profesyonel askerlerce test edildikten sonra seri şekilde üretilecek.

                              Türk Silahlı Kuvvetleri'nin piyade tüfeği ihtiyacının karşılanması amacıyla 22 Ocak 2009'da Savunma Sanayii Müsteşarlığı ile sözleşme imzalayan Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK), alt yüklenici Kalekalıp firmasıyla birlikte çalışmalarını hızlandırdı. Tüfeğin tasarımının karara bağlanmasının ardından 50 adetlik prototip üretimine geçildi.

                              Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın taktik ve teknik istekleri doğrultusunda geliştirilen milli piyade tüfeğinin ilk etapta 3 farklı versiyonu tasarlandı. Yapılan testlerin ve değerlendirmelerin ardından 3 konfigürasyon prototipi teke düşürüldü ve çalışmalar tek model üzerinde yürütülmeye başlandı.
                              Tasarım ve doğrulama testlerinin yapılacağı ilk 50 adetlik prototip tüfek, Ekim 2011'de hazır olacak. Proje kapsamında toplam 200 adet prototip üretiminin ise Temmuz 2012 tarihinde tamamlanması planlanıyor.

                              Projeye göre bu prototip tüfekler, geri bildirim almak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerinde çeşitli birliklere dağıtılacak. Profesyonel askerler tarafından çeşitli hava ve arazi koşullarında (aşırı sıcak, aşırı soğuk, tozlu, ıslak ortamlar) bir süre kullanılacak olan milli piyade tüfekleri, askerlerden gelen öneri ve değerlendirmelerin ardından seri şekilde üretilecek.

                              Türk ordusu tarafından kullanılan G3'lerin yerini alması planlanan modern piyade tüfeği, dünya ordularının envanterinde bulunan son nesil piyade tüfeklerinin üstün özelliklerini bünyesinde topladı. Tasarımından itibaren tamamen yerli olan ve hiç bir ülkeden teknoloji transferi yapılmadan üretilen modern piyade tüfeğinin teknik özelliklerine de son şekli verildi. Buna göre milli piyade tüfeğinin ağırlığı şarjörsüz 4,3 kilogram. Fişek kapasitesi 20 adet, boyu 920 mm, namlu ömrü en az 10 bin atım olan milli piyade tüfeği, dakikada 650 atış yapabiliyor.

                              HEM SAĞ, HEM DE SOL EL İLE KULLANILABİLİYOR
                              Yetkililer, milli piyade tüfeğinin, çok sayıda özelliği bünyesinde barındırdığını, çok kademeli ayarlanabilir teleskopik dipçiği bulunan tüfeğin emniyet mandalı, şarjör mandalı ve kurma kolunun hem sağ, hem de sol el ile kullanmaya uygun şekilde tasarlandığını belirttiler.

                              Tüfeğin sessiz kurma özelliğine sahip olduğunu ifade eden yetkililer, şu bilgileri verdiler:

                              ''Tüfek, şarjördeki son fişeğin atılmasından sonra mekanizmanın açık kalmasını ve yeni şarjör takıldığında, mekanizmayı yeniden kurmadan süratle ateş etmeye devam edilmesini sağlayan sisteme sahip. Yüksek atış hassasiyeti sayesinde hedef üzerinde dağılımı çok düşük olan milli tüfeğin üzerine, gece görüş dürbünü, laser, bomba atar gibi envanterde bulunan tüm aksesuarlar takılabiliyor. Milli piyade tüfeği, gelişen teknolojilerin ve ihtiyaçların ışığında tasarlandı. Modüler yapısı sayesinde her türlü yenilik tüfeğe uygulanabilecek.''

                              Bu arada Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de geçtiğimiz günlerde Kırıkkale'de MKEK'nin silah fabrikasını ziyaret ederek, milli piyade tüfeğini incelemişti.

                              MİLLİ TÜFEĞİN ÖZELLİKLERi
                              Yapılan değişikliklerin ardından son şeklini alan Milli Modern Piyade Tüfeğinin özellikleri şöyle:

                              KALİBRE: 7,62 mm

                              AĞIRLIK: 4,3 kg

                              ETKİLİ MENZİL: 600 metre

                              BOY: 92 cm

                              NAMLU ÖMRÜ: 10 bin atım

                              MERMİ NAMLU ÇIKIŞ HIZI: 800 m/sn

                              ŞARJÖR KAPASİTE: 20 fişek

                              ATIŞ SÜRATİ: 650 atım/dakika

                              Yorum yap

                              Hazırlanıyor...
                              X