• If this is your first visit, be sure to check out the FAQ by clicking the link above. You may have to register before you can post: click the register link above to proceed. To start viewing messages, select the forum that you want to visit from the selection below.

Duyuru

Gizle
No announcement yet.

Bir Mumya ile Küçük Bir Hasbıhal - Edgar Allan Poe

Gizle
X
 
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Sil
new posts

  • Bir Mumya ile Küçük Bir Hasbıhal - Edgar Allan Poe

    Bir Mumya ile Küçük Bir Hasbıhal - Edgar Allan Poe



    Kod:
    DENiZ FENERİ
    (Poe'nun üzerinde çalıştığı son öykü. Ölümünden tam 92 yıl sonra Thomas Ollive Mabbott tarafından bulunarak Notes & Queries'de 1942'de yayımlanmıştır)
    1 Ocak 1796. Bugün, deniz fenerindeki ilk günüm. Bunu, DeGrât ile anlaştığımız gibi, günlüğüme yazıyorum. Elimden geldiğince düzenli bir şekilde günlük tutmayı sürdüreceğim -ama benim gibi yalnız birine ne olacağını kim söyleyebilir ki? Hastalanabilirim, hatta daha kötüsü de başıma gelebilir... Peki, o zaman ne olacak? Kotra biraz önce gitti -ama artık burada olduğuma göre bunun üzerinde neden durmalı ki, peki ama tamamen güvende miyim? Hayatımda ilk defa tamamen yalnız olduğumu -çünkü, Neptune ne kadar kocaman olursa olsun elbette "arkadaş"tan sayılmazdı- sadece düşünmek bile beni heyecanlandırıyor. Ama Tann aşkına, hangi "arkadaş"ta bu zavallı köpekteki bağlılığın yansını buldum? Böyle bir durumda ben ve "arkadaş"ım -bir yıl bile- birbirimizden aynlmazdık... Beni en fazla şaşırtan, DeGrât'ın beni işe koymakta karşılaştığı güçlük oldu -bölgenin soylularından olan beni! idare Heyeti, yetene-
    ğimden kuşku duymuş olamazdı. Bu görevi bundan önce de bir kişi yürütmüş -ve genellikle üç kişi tarafından yapılan bu işin üstesinden pekala gelmişti. Yapılacak iş son derece basit, yazılı yönergeler olabildiğince açıktı. Orndoffun bana eşlik etmesinin hiç gereği yoktu. Çekilmez dedikodularıyla -hadi o hiç ağzından düşürmediği lületaşı piposunu bir yana bırakalım- onun yanımda yöremde olması durumunda hiçbir şekilde kitap okuyamazdım. Aynca, yalnız olmak istiyorum... Bu sözcüğün kulağa ne kadar soğuk geldiğine şimdiyece hiç dikkat etmemiş olmam ne tuhaf! Bu silindirik duvarlar arasındaki yankının bu kadar acayip olduğunu dünyada hayal edemezdim -ama hayır!- bunlar saçmalıktan başka bir şey değil. Tecrit oluşumun sinirlerimi bozacağına inanıyorum. Bu asla yetmez. DeGrat'ın kehanetini unutmuş değilim. Şimdi "ne görebileceğimi" .görmek için bir koşu fenere tırmanıp etrafı bir güzel tarassut etmeliyim... Görebileceğim şeyi görmek, elbette çok fazla bir şey değil. Sanırım, dalgalar biraz küçülmüş gibi, ama yine de kotranın önünde limana kadar çetin bir yolculuk var. Norland'dan1 (Norland, genel olarak İskoçya'nın kuzeyi için kullanılıyor olmakla birlikte burada daha genel anlamda kuzey Avrupa ülkelerinden herhangi birinin kuzeyi anlamında kullanılmıştır) görülebilecek bir mesafeye güç bela yann öyle üzeri ulaşılabilir -taş çatlasın 190-200 millik bir yol.
    2 Ocak. Bu günü, imkanı yok tarif edemeyeceğim bir tür vecd içinde geçirdim. Tek başıma olma tutkum bundan daha iyi ödüllendirilemezdi. Doyurulamazdı demiyorum, çünkü, bugün yaşadığım türden hazlara hiçbir zaman doyacağımı sanmıyorum. Şafağın sökmesinden sonra rüzgar dindi ve öğleden sonra dalga diye bir şey kalmadı... Teleskopla bile okyanusla gökyüzünden ve arasıra ortaya çıkan martılardan başka bir şey görünmüyor.
    3 Ocak. Çok sakin bir gün. Akşama doğru deniz cam gibi saydam bir görünüm aldı. Birkaç deniz yosunu göründü; bunun dışında bütün gün hiç ama hiçbir şey -hatta ufacık bir bulut bile görünmedi... Deniz fenerini keşfetme işine giriştim...
    Çok yüksek bir fener bu -suyun karada yükseldiği alt seviyeden tepesine kadar 160 ayağa yakın yüksekliği olan fenerin bitmez tükenmez basamaklannı tırmandığımda, fazladan basamak tırmanmak zorunda olduğumu görüyorum. Kulenin içinde zeminden zirveye kadar yükseklik en az 180 ayak. Demek ki, denizin çekildiği zaman bile, zemin deniz seviyesinin 20 ayak altında... Bana öyle geliyor ki, tabandaki bu boşluk sağlam taşlarla tamamen doldurulmalıydı. Böylece kule daha güvenli olurdu. Ama neler de düşünüyorum. Böyle bir yapı her koşulda yeterince güvenlidir. Bugüne kadar görülmüş en sert kasırgada bile kendimi emniyette hissetmeliyim -ama denizcilerin, güneybatıdan esen rüzgarlarda Macellan Boğazı 'nın batı çıkışı dışında hiçbir yerde görülmedik yükseklikte dalgalara burada rastlandığını söylediklerini duymuştum. Böyle olmakla birlikte, -suyun karada yükseldiği üst seviyeden itibaren 50 ayak yüksekliğe kadar kalınlığı dört ayaktan, hadi olsun bir parmak eksik olan- bu sağlam demir perçinli duvarlara dalgaların ne zararı olabilir ki!.. Yapının üzerinde durduğu temel bana kireçtaşı gibi gözüküyor...
    4 Ocak. [Poe'nun elyazması burada bitiyor.!
    
    .............
Hazırlanıyor...
X