• If this is your first visit, be sure to check out the FAQ by clicking the link above. You may have to register before you can post: click the register link above to proceed. To start viewing messages, select the forum that you want to visit from the selection below.

Duyuru

Gizle
No announcement yet.

hızır hikayeleri

Gizle
X
 
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Sil
new posts

  • hızır hikayeleri

    Hızır Olduğunu Söylerim


    Ramazan... Cuma günü... Cuma vakti... Cami... Cemaat tek tük camiye girmekte. İmam kürsüde... Girenlerin arasında... O... Hızır... Hızır a.s. da genç ihtiyar arasında onlardan biri gibi gidiyor bir köşeye oturuyor. Kürsüde imam sohbete başlıyor... Hızır'ın yanına kırklarında bir adam gelip oturuyor. Cami yavaş yavaş dolmakta...
    Adam, bir müddet sonra uyuklar bir vaziyette sallanıyor, ha uyudu ha uyuyacak. Hızır a.s. adamı dürtüklüyor:
    - Uyuyacaksın, der. Adam:
    - Uyumam, beni rahat bırak.

    Hızır a.s. ses etmez, ancak ezan okundu okunacak, adam ha uyudu ha uyuyacak, bir daha dürtükleyerek:
    - Uyuyacaksın dedim, der. Adam:
    - Ben de sana uyumam, beni rahat bırak dedim. Rahat bırak beni. Rahat bırak yoksa, Hızır olduğunu söylerim. Buradan çıkamazsın. Bu kalabalık sakalında bir tel bırakmaz.

    Hızır a.s. susar ve gözlerine kapar, boynunu büker Allah'a yönelerek:
    - Ya Rabbim! Bu nasıl iştir. Bu kulun benim kim olduğumu bildi. Bu nasıl iştirki bendeki listede bunun ismi yok.
    Cevap gelir:
    - Sana verilen listede beni sevenlerin isimleri var. O ise benim sevdiklerimden...

    Allah sevdiklerinden etsin... Sevmek, seviyorum demek bir iddia. İş sevilenlerden olmak...
    AYBERK ELEKTRONİK
  • #2

    1930'lu yıllar. Rize. Anzer, halkın kendi tabiri ile Ancer. Dünyaca balı ile meşhur olan Ancer. Binlerce poleni ve şifayı içinde barındıran balıyla meşhur Ancer. Kış. Yaylacılık yapan Ancerlilerin bir kısmı aşağıya Rize'ye şehre inmemiş, kışlamışlar. Yazdan yığdıkları otlarıyla, mallarını kışdan çıkarıp, bahara eriştirmenin çabası içindeler. Evet hepsinin mal tabir ettiği koyunları, sığırları var, tektük birkaç tanesinin de kara kovanı var. Şifa niyetine ilaç niyetine küçük bir kavanozu dolduracak kadar balları olurdu çoğunun. O da kış bitmeden tükenir giderdi.

    Meryem. Lezgilerin kızı Meryem. Yeni gelin, beyini gurbete Samsun'a göndermiş. O da o kış yaylada kışlamış. Sabaha kadar kar yağmıştır. Tam kürekle yolu açayım deyip, kapıya yönelmekte iken, kapısı çalınır. Kapıyı açari. İhtiyar bir adam selam verir ve:
    - Kızım, ben Aşağı Ancerdenim, gelinim aş eriyor, canı bal çekti, Allah rızası için, bir iki kaşık bal verirmisin?
    Meryem gelin düşünmez bile, Allah rızası değil mi der, dibinde üç dört kaşık bal kalmış olan kavonozu getirir , onun da yarısını ihtiyar'a verir. İhtiyar:
    - Allah razı olsun kızım, artsın eksilmesin der.
    Meryem, kavanozu koymak için geri döner. Kavanozun ağzını kapatayım derken birde ne görsün, kavanoz ağzına kadar bal ile dolu. Meseleyi anlar, kapıya koşar, kar ile dolu yaylanın uçsuzluklarına bakar. Ne bir insan vardır ne de kar da bir iz. Gelen Hızırdır.

    Aradan üç dört ay geçer, her gün bal yediği halde kavanoz her seferinde ağzına kadar bal ile doludur. Sırrını hiç kimseye açmaz. Yaza doğru beyi gurbetten gelir. Beyine her öğün bal verir. Bal bitmez, hem ancer balı olacak, bütün kış kalacak birde her öğün kaşık kaşık yenecek, bal bitmeyecek. Beyini merak sarar, sorar, cevap alamaz. Beyi en sonunda:
    - Ne olur beni seviyorsan söyle ne oluyor. bunda bir iş var.
    Meryem dayanamaz ve ağzı kapalı kavonozu da alır ve olayı anlatır. Kavanozu açıp işte bak ağzına kadar dolu demek istediğinde bir de ne görsün?
    Kavonozun dibinde iki kaşık bal kalmış.

    Evet, gerçek yaşanmış bir olay... Belki sizin başınıza da geldi, belki gelebilir. Meryem'in kavonozundaki bal bitmeyecekti. Sizin de belki cebinizdeki araba parasını verdiğiniz bir ihtiyar ardından elinizi her cebinizdeki cüzdana attığınızda tükenmeyecek para... Ama sakın ha. Sakın ha. Hızır ile karşılaştığın
    AYBERK ELEKTRONİK

    Yorum yap

    • #3

      Hızırı Görmek İstiyorum

      Vaktiyle, saf-temiz bir adam, Hazreti Hızırı görmek derdine düşmüş. Ona birileri:
      "- Filan çöle gideceksin filan istikamete doğru yürüyeceksin, işte oralarda bir yerlerde Hızır'ı görebilirsin, demiş.
      O da inanmış, o çöle gitmiş ve o istikamete doğru yüürmeye başlamış. Gariban adam çölde epeyce yürümüş. Bir müddet sonra birisiyle karşılaşmış:
      "- Selâmun aleyküm..."
      "- Aleyküm selâm."
      "- Hayırdır, yolculuk nereye kurban?" demiş karşılaştığı adam.
      "- Ben Hızır'ı görmek istiyorum. bu çölde bu istikamete gidersem görebleceğimi söylediler.... Gidiyorum işte...."
      "- Peki Hızır'ı görünce tanıyabilecek misin?..
      Saf adam:
      "- Vallahi, o hiç aklıma gelmedi demiş.
      "- Üzülme... Ben sana tarif edeyim: Benim gibi kara kuru, seyrek sakallı bir adamdır.
      "- Eyvallah kurban demişler ve birbirlerinin tersine yürümüşler.

      Çok geçmeden aklı başına gelmiş, geri dönmüş ama, kara kuru seyrek sakallı Hızır (a.s.) sır olup gitmiş.

      Adamcağız kulağını kaşımış ve...
      "- Hay Allah, kaçırdık." demiş. Hızır'ı kaçırdığına pişman olmuş.
      AYBERK ELEKTRONİK

      Yorum yap

      Hazırlanıyor...
      X