Türkiye, Balkanlar'da inanılmazı yaptı
Davutoğlu'nun Belgrad ziyareti, Türkiye-Sırbistan ilişkilerinin 'olağanüstü' yükselişine sahne oldu. İki ülke bölgenin ana oyuncuları olarak, Avrupa istikrarı için çalışma kararı aldı
Dünyanın, Kosova ve Bosna-Hersek zemininde yeni etnik patlamaların ve kanlı hesaplaşmaların endişesini yaşadığı bir dönemde, AB üyesi olmayan iki ülke Türkiye ve Sırbistan tüm Avrupa'nın istikrar ve güvenliğini garanti altına alana dev bir adım attılar. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Belgrad ziyaretinde doğan sonuçlar, 1993-96 yılları arasındaki Bosna Savaşı ve devamındaki Kosova'nın bağımsızlık kararında en alt seviyeye inmiş Türkiye-Sırbistan ilişkilerinin "stratejik ittifak"a dönüşmesine neden oldu.
AMBARGO YILLARINDAN OLAĞANÜSTÜ
Türkiye'nin Belgrad Büyükelçisi Ahmet Süha Umar, bundan yaklaşık bir buçuk yıl önce görevine atandığında, güven mektubunu Sırbistan Cumhurbaşkanı Tadiç'e sunabilmek için aylarca randevu beklemiş, Kosova'nın bağımsızlığını tanıyan Türkiye, Sırbistan makamlarının ambargosunu yaşamıştı. Davutoğlu ile "genç" Sırp meslektaşı Vuk Jeremic arasında doğan hava ise diplomatik çevrelerde "olağanüstü" olarak tanımlandı.
TÜRKİYESİZ BARIŞ MÜMKÜN DEĞİL
Diplomatik kaynaklar, yürütülen resmi görüşmelerde Sırp tarafının Türk-Sırp stratejik ittifanının kurulmasının bir "devlet politikası" olarak benimsendiğini aktardığını bildirdiler. Nitekim, Sırp Bakan Jeremic de yaptığımız sohbette, şu sözleriyle dikkat çekti: "Türkiye olmadan Balkanlar'da istikrarı sağlamamız imkansız." Davutoğlu'nun bize söylediği "Sırbistan'ı dışlayan hiç bir formül Balkanlar'da kalıcı barışı sağlayamaz" cümlesiyle birleştiğinde Türkiye ve Sırbistan'ın bölge açısından önemli bir rotaya girdiği görülüyor. Türkiye-Sırbistan ilişkilerinin beklenmedik sıçramaya yönelmesindeDavutoğlu'nun Belgrad'daki şu sözlerinin etkin olduğu da belirtiliyor: "Tarih bizi esir almamalı. Aksine, bizler, tarihi, barışçı bir geleceğin inşasında kullanabilmeliyiz."
Müslümanlar birlikteliğin köprüsü
"Sırbistan, artık, bizim,bu bölgede rakip bir ülke olmadığımızı anlamış durumda. Kimseyle güç mücadelesi içinde değiliz" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti: "Sırbistan'ın Sancak'ta yoğunluk kazanmış Müslüman nüfusu, tıpkı Bosna-Hersek gibi geçmişte, iki ülke arasındaki gerginliğin ana unsuru olarak değerlendirilmiş. Oysa bu tür kültürel zenginlikler demokratik iki ülke arasında işbirliği zemini oluşturuyor. Ben Sancak'ı ziyaret ediyorum. Bana, Sırp meslektaşım eşlik ediyor. Sırbistan'daki Müslümanlar, iki ülke arasında ayrılığın değil, birlikteliğin köprüsü oluyorlar.
Davutoğlu'nun Belgrad ziyareti, Türkiye-Sırbistan ilişkilerinin 'olağanüstü' yükselişine sahne oldu. İki ülke bölgenin ana oyuncuları olarak, Avrupa istikrarı için çalışma kararı aldı
Dünyanın, Kosova ve Bosna-Hersek zemininde yeni etnik patlamaların ve kanlı hesaplaşmaların endişesini yaşadığı bir dönemde, AB üyesi olmayan iki ülke Türkiye ve Sırbistan tüm Avrupa'nın istikrar ve güvenliğini garanti altına alana dev bir adım attılar. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Belgrad ziyaretinde doğan sonuçlar, 1993-96 yılları arasındaki Bosna Savaşı ve devamındaki Kosova'nın bağımsızlık kararında en alt seviyeye inmiş Türkiye-Sırbistan ilişkilerinin "stratejik ittifak"a dönüşmesine neden oldu.
AMBARGO YILLARINDAN OLAĞANÜSTÜ
Türkiye'nin Belgrad Büyükelçisi Ahmet Süha Umar, bundan yaklaşık bir buçuk yıl önce görevine atandığında, güven mektubunu Sırbistan Cumhurbaşkanı Tadiç'e sunabilmek için aylarca randevu beklemiş, Kosova'nın bağımsızlığını tanıyan Türkiye, Sırbistan makamlarının ambargosunu yaşamıştı. Davutoğlu ile "genç" Sırp meslektaşı Vuk Jeremic arasında doğan hava ise diplomatik çevrelerde "olağanüstü" olarak tanımlandı.
TÜRKİYESİZ BARIŞ MÜMKÜN DEĞİL
Diplomatik kaynaklar, yürütülen resmi görüşmelerde Sırp tarafının Türk-Sırp stratejik ittifanının kurulmasının bir "devlet politikası" olarak benimsendiğini aktardığını bildirdiler. Nitekim, Sırp Bakan Jeremic de yaptığımız sohbette, şu sözleriyle dikkat çekti: "Türkiye olmadan Balkanlar'da istikrarı sağlamamız imkansız." Davutoğlu'nun bize söylediği "Sırbistan'ı dışlayan hiç bir formül Balkanlar'da kalıcı barışı sağlayamaz" cümlesiyle birleştiğinde Türkiye ve Sırbistan'ın bölge açısından önemli bir rotaya girdiği görülüyor. Türkiye-Sırbistan ilişkilerinin beklenmedik sıçramaya yönelmesindeDavutoğlu'nun Belgrad'daki şu sözlerinin etkin olduğu da belirtiliyor: "Tarih bizi esir almamalı. Aksine, bizler, tarihi, barışçı bir geleceğin inşasında kullanabilmeliyiz."
Müslümanlar birlikteliğin köprüsü
"Sırbistan, artık, bizim,bu bölgede rakip bir ülke olmadığımızı anlamış durumda. Kimseyle güç mücadelesi içinde değiliz" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti: "Sırbistan'ın Sancak'ta yoğunluk kazanmış Müslüman nüfusu, tıpkı Bosna-Hersek gibi geçmişte, iki ülke arasındaki gerginliğin ana unsuru olarak değerlendirilmiş. Oysa bu tür kültürel zenginlikler demokratik iki ülke arasında işbirliği zemini oluşturuyor. Ben Sancak'ı ziyaret ediyorum. Bana, Sırp meslektaşım eşlik ediyor. Sırbistan'daki Müslümanlar, iki ülke arasında ayrılığın değil, birlikteliğin köprüsü oluyorlar.