Hayat bütün hızı ve coşkusuyla akarken, bu akıntının bizi bilinmezlere sürüklememesi için her defasında limanlar inşa ediyoruz. İnsani ilişkilerimizde akıntıya kapılanlar hayatın gizemli derinliklerine doğru seyir ederken akıntıdan etkilenmeyeler bir dahaki anaforun şiddetine karşılık daha güvenli limanlar hazırlarlar. Eğer hayatta sığınacak limanlarınız varsa akıntı hangi yönde akarsa aksın bizi etkilemeyeceğine inanırız. Bu limanlar sayesinde ya kendimizi bir Tsunami dalgasından daha güçlü ya da en ufak bir rüzgarda yerle bir olacağımız endişesine kapılırız. Aslında limanlar hayatta edindiklerimiz dostlara benzer,dostlarımız ya bir dalgaya teslim oluşumuzu izler ya da bir dalgaya teslim etmemek için sakin bir limana çıkarırlar. Bunun için bazen sığınılacak , bazen de sığınacak bir liman oluyoruz birbirimize.
Kendi ilişkilerimizi böyle değerlendirirken aslında uluslar arası ilişkilerde de dostluklar kimi zaman bir köprü, kimi zaman bir liman tanımına benzer. Tek farkı evrensel oluşudur. Eğer ilişkilerinizi sağlam bir limana inşa etmişseniz, coğrafi konumunuz, ihracatınız, ithalatınız ,diplomasiniz, bürokrasiniz, yer altı yer üstü zenginlikleriniz, bir başka ülke üzerinden hegemonyanız bu liman üzerinden gelişir, pekişir ya da çatışır. Bu yüzden ülkemiz varoluşundan buyana kendi varlığını korumak için ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ demiş, başta ABD olmak üzere birçok ülkeye sığınacağı şefkatli liman olmuştur. Bu limanlara bazen şüpheyle bakılmış bazen ihanetlere uğramış, bazen de komplolarla yıkılmıştır. Rum, Ermeni, Peşmergelerin acımasız tahribatlarına karşın büyüklülüğümüz ve samimiyetimiz gereği ihanetleri bağrımıza bastık. Bu ihanetlerle yıkılan limanları yeniden kuruyor, köprü temelleri inşa ediyoruz......
Biz bölgemizde her şeye rağmen bir dost ülke müteahhitliği yaparken, asıl dost (!) sandığımız ABD Irak’a girmiş, bölgeyi kendi çıkarına uygun zoraki bir şekillendirmeye sokmuş, nihayet sıra sınır çizgimiz olan Kuzey Irak’a kadar gelmiştir. Yıllardan beri ülkemizi tehdit eden bu noktayı “diplomasiyle çözün” nutukları atan ABD aslında sorunun diplomasiyle çözülemeyeceğini, bugün içinde bulunduğu kaostan anlasa da, dünya bu konuda ve her konuda dünya liderliği dayatmasını sürdürüyor. Zamanında Türkiye’ye müdahale hakkı tanımamakla görüyoruz ki asıl tehlikeyi kendisine hazırlamıştır. Yaşanılan bu kaosa rağmen Kuzey ırakta hakimiyetini kendi eline alan ve bütün kozlarını oynayan ABD elindeki son kart rengini nereye oynayacak, tüm ülke olarak merak ediyoruz. ABD elindeki bu son kartı oynamadan önce hesaba katmalıdır ki, Türkiye’ye karşı “tarihi bir dostluk testi sınavı” verecektir. Ya her şeyden vazgeçip Kuzey Irak’ın petrolüne oynayacak, ya da yıllardan beri büyük fedakarlıkla inşa ettiğimiz dostluk limanlarını yıkacaktır . Aslında ABD Kuzey Irak’ı şekillendirirken Türkiye’de boş durmayacak, limanlarını test etme zemini bulacaktır. Unutulmamalıdır ki, Kuzey Irak’ta bir liman inşa olamaz, çünkü o bölgede deniz yoktur......
NOT: Bu bir alıntı olmayıp kendi yazımdır.
Kendi ilişkilerimizi böyle değerlendirirken aslında uluslar arası ilişkilerde de dostluklar kimi zaman bir köprü, kimi zaman bir liman tanımına benzer. Tek farkı evrensel oluşudur. Eğer ilişkilerinizi sağlam bir limana inşa etmişseniz, coğrafi konumunuz, ihracatınız, ithalatınız ,diplomasiniz, bürokrasiniz, yer altı yer üstü zenginlikleriniz, bir başka ülke üzerinden hegemonyanız bu liman üzerinden gelişir, pekişir ya da çatışır. Bu yüzden ülkemiz varoluşundan buyana kendi varlığını korumak için ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ demiş, başta ABD olmak üzere birçok ülkeye sığınacağı şefkatli liman olmuştur. Bu limanlara bazen şüpheyle bakılmış bazen ihanetlere uğramış, bazen de komplolarla yıkılmıştır. Rum, Ermeni, Peşmergelerin acımasız tahribatlarına karşın büyüklülüğümüz ve samimiyetimiz gereği ihanetleri bağrımıza bastık. Bu ihanetlerle yıkılan limanları yeniden kuruyor, köprü temelleri inşa ediyoruz......
Biz bölgemizde her şeye rağmen bir dost ülke müteahhitliği yaparken, asıl dost (!) sandığımız ABD Irak’a girmiş, bölgeyi kendi çıkarına uygun zoraki bir şekillendirmeye sokmuş, nihayet sıra sınır çizgimiz olan Kuzey Irak’a kadar gelmiştir. Yıllardan beri ülkemizi tehdit eden bu noktayı “diplomasiyle çözün” nutukları atan ABD aslında sorunun diplomasiyle çözülemeyeceğini, bugün içinde bulunduğu kaostan anlasa da, dünya bu konuda ve her konuda dünya liderliği dayatmasını sürdürüyor. Zamanında Türkiye’ye müdahale hakkı tanımamakla görüyoruz ki asıl tehlikeyi kendisine hazırlamıştır. Yaşanılan bu kaosa rağmen Kuzey ırakta hakimiyetini kendi eline alan ve bütün kozlarını oynayan ABD elindeki son kart rengini nereye oynayacak, tüm ülke olarak merak ediyoruz. ABD elindeki bu son kartı oynamadan önce hesaba katmalıdır ki, Türkiye’ye karşı “tarihi bir dostluk testi sınavı” verecektir. Ya her şeyden vazgeçip Kuzey Irak’ın petrolüne oynayacak, ya da yıllardan beri büyük fedakarlıkla inşa ettiğimiz dostluk limanlarını yıkacaktır . Aslında ABD Kuzey Irak’ı şekillendirirken Türkiye’de boş durmayacak, limanlarını test etme zemini bulacaktır. Unutulmamalıdır ki, Kuzey Irak’ta bir liman inşa olamaz, çünkü o bölgede deniz yoktur......
NOT: Bu bir alıntı olmayıp kendi yazımdır.
Yorum yap