• If this is your first visit, be sure to check out the FAQ by clicking the link above. You may have to register before you can post: click the register link above to proceed. To start viewing messages, select the forum that you want to visit from the selection below.

Duyuru

Gizle
No announcement yet.

Kırmızı Göz Salgını Yayılıyor

Gizle
X
 
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Sil
new posts

  • Kırmızı Göz Salgını Yayılıyor

    Kırmızı Göz Salgını Olarak Bilinen Bulaşıcı Hastalık, Güneydoğu'da Son Aylarda Sıklıkla Görülmeye Başlandı.

    Kırmızı göz salgını olarak bilinen ve genelde göz nezlesiyle karıştırılan bulaşıcı hastalık, Güneydoğu'da son aylarda sıklıkla görülmeye başlandı. Gözde sulanma, kanlanma ve kaşınma belirtileriyle başlayan hastalığı engellemenin yolu ise hijyene çok dikkat etmekten geçiyor.


    Tedavi edilmediği zaman körlüğe bile neden olabilen 'kırmızı göz salgını' Güneydoğu'da sıklıkla görülmeye başlandı. Göz doktoru Sedat Özkul, son günlerde aynı şikâyetle hastanelere başvuranların sayısının ciddi oranda arttığını söyledi. Vücut direncinin düşük olduğu kansızlık, diyabet, ileri zayıflık, zayıf hijyen şartları gibi durumların enfeksiyona yakalanma olasılığını artırdığını belirten Özkul, gözde kızarıklık ve kaşıntı gibi belirtilerin 'kırmızı göz'e zemin hazırladığını kaydetti.

    Özkul, "Sulanma, kızarıklık, çapaklanma, kapaklarda şişlik, yanma, batma, kaşıntı, ışıktan rahatsızlık, en çok görülen belirtilerdir. Enfeksiyon söz konusu olduğunda başkalarına bulaşmayı önlemek açısından temizliğe dikkat etmek, elleri sık sık yıkamak, ortak malzeme kullanmamak çok önemlidir. Ortak kullanım alanlarında hijyene dikkat etmek gerekir. Tedavide duruma göre antibiyotikli damlalar ve merhemler gibi doktorun yazacağı ilaçlar kullanılır. Ancak bilinçsiz ilaç kullanımından kaynaklanan sorunlar kesinlikle göz ardı edilmemeli." uyarısında bulundu.

    Toplu yaşam alanlarından okul, kreş ve kapalı ortamların virüsün yayılmasında etkili olduğunu belirten Özkul, bu mikroptan korunmak için el-göz temasının önlenmesi ve ellerin temiz tutulması uyarısında bulundu. Özkul, gözdeki her kızarıklık veya sulanmanın konjonktivitten kaynaklanmayabileceğini, başka hastalıkların da aynı belirtileri verebileceğini, böyle durumlarda hastaların mutlaka bir göz hekimine başvurmaları gerektiğini dile getirdi.
    Hastalığın genelde doktor kontrolünde 15 gün sürdüğünü bazen da bir aya kadar devam edebildiğini anlatan Özkul, viral kökenli hastalığın özellikle son bir yılda yayıldığını kaydetti. Özkul şunları söyledi: "Hastalık genelde göz nezlesiyle karıştırılıyor. Bu hastalıkta boyun ağrısı ve şişkinlik belirtileri de var. Kapalı ortamlar çok ciddi riskler taşıyor. Hastalığın geçmesi için düzenli tedavi gerekiyor
  • #2

    Tedavi edilmezse kör ediyor

    Gözde kızarıklık, ağrı ve bulanık görmeyle kendini gösteren görme tabakasında iltihaplanma, verilen tedaviler sonucunda tümüyle geçmiyorsa ya da sorun iyileştikten sonra tekrarlıyorsa, dikkatli olmalı

    Behçet hastalığının önemli belirtilerini oluşturan bu tablo ve geç fark edilir ve iyi tedavi edilmezse körlüğe neden olabiliyor.

    Gözde kızarıklık, ağrı ve bulanık görme yakınması olan kişiler doğal olarak göz doktoruna başvuruyor. Ancak verilen tedaviler sonucunda iyileşme sınırlıysa, sorun iyileştikten bir süre sonra tekrarlıyorsa yani tedaviye dirençliyse, bu yakınmalar Behçet hastalığına işaret ediyor olabilir. Hastalık geç fark edilirse ve iyi tedavi edilmezse körlüğe kadar gidebilen ciddi bir tablonun oluşabileceğine dikkat çeken Acıbadem Maslak Hastanesi Romatoloji Uzmanı Dr. Selda Öktem, “Bu nedenle özellikle ailesinde Behçet öyküsü olan kişilerin sık tekrarlayan gözle ilgili sorunlarda zaman kaybetmeden bu hastalık yönünde araştırılması çok önemli” uyarısında bulunuyor.

    CİLTTEN EKLEMLERE KADAR BİRÇOK SİSTEMİ ETKİLEYEBİLİYOR
    Behçet hastalığı her insanda çok farklı seyir gösteriyor. Romatoloji Uzmanı Dr. Selda Öktem hastalığın birçok sistemde yakınmaya neden olduğunu, ancak tüm bulguların aynı anda ve aynı kişide görülmesi diye bir durumun söz konusu olmadığını belirterek, “Bazı hastalar hafif cilt bulgularıyla yıllarca sorunsuz yaşayabilirken, bazı hastalar ise görme kaybı ve damar tıkanıklıkları gibi ciddi sorunlarla karşılaşabiliyor. Bu nedenle hiçbir Behçet hastası bir diğerine tam anlamıyla benzemiyor” diyor.

    PEK ÇOK BELİRTİSİ VAR
    İlginç olarak hastalık ilk başladığı yıllarda daha şiddetli yakınmalara yol açarken, ilerleyen yıllarda daha selim olma eğilimini taşıyor. Romatoloji Uzmanı Doç. Dr. Selda Öktem, Behçet hastalığının belirtilerini şöyle sıralıyor:

    En belirgin yakınmaları ağız içinde sık ve çok miktarda olan aftlar, cinsel organlarda tekrarlayan yaralar oluşturuyor.

    Diğer cilt bulguları arasında yaygın büyük sivilceler ve ağrılı, sıcak cilt altı bezeleri yer alıyor. Hastalar bu yakınmalarla ilk olarak ve cilt hastalıkları uzmanına başvuruyor.

    Gözde kızarıklık, ağrı ve bulanık görmeyle kendini gösteren, görme tabakasında iltihaplanma diğer önemli bulgularını oluşturuyor. Geç fark edilirse ve iyi tedavi edilmezse körlüğe neden olabiliyor.

    Daha çok diz ve ayak bilek ekleminde görülen şişlik, ağrı ve kısıtlılıkla giden iskelet sistemi bulguları olabiliyor. Bazen standart tedavilere dirençli eklem iltihabı sakatlığa neden olabiliyor. Behçet hastalarında omurga boyunca ve kuyruk sokumu bölgesinde, özellikle sabah ağrıları ve tutuklukları olabiliyor.

    Enfeksiyonun eşlik etmediği, sık tekrarlayan testis iltihabıyla üroloji hekimlerinin kapısını çalabilirler.

    Bazen bacak ve kol damarlarında, bazen iç organları besleyen damarlarda ve bazen de beyin içindeki damarlarda pıhtı oluşması ve tıkanıklıklar görülüyor. Eğer beyin damarlarında ise ani bilinç kaybı ve felç bulgularına neden oluyor.

    Bağırsakları besleyen damarlar etkilendiğinde karın ağrısı, kanlı ishal gibi yakınmalar yapabiliyor. Akciğer ve kalpte bile hafif bulgular oluşabiliyor. Birçok sisteme ait değişik yakınmaların varlığı hekim tarafından fark edilirse Behçet hastalığı düşünülebiliyor ve o zaman hastalar romatoloji bölümüne yönlendiriliyor.

    KONTROL ALTINA ALMAZSA
    Romatoloji Uzmanı Dr. Selda Öktem, Behçet hastalığının yaşam kalitesi üzerindeki yansımasının hastalığın etkilediği organlara göre değiştiğini söylüyor. Sıklıkla ağrılı ağız aftı ve ağrılı genital yarası olan bir kişi için sürekli bir ızdırap söz konusu oluyor. Hasta yemek yerken, konuşurken ve yürürken acı çekiyor. Ağzındaki aftlar nedeniyle tat alamıyor. Gözünde sık tekrarlayan enfeksiyonu olan bir hasta tanı konamaz ve yeterli tedavi almazsa görme kaybı yaşayabiliyor. Eklem ve kas etkilenmesi olan bir hastada hareket etmek, yürümek ve koşmak büyük bir işkenceye dönüşebiliyor. Hatta hastalar gündelik aktivitelerini ve kişisel bakımlarını yapamaz hale gelebiliyor. Diğer önemli organ etkilenmelerinin varlığı ise hayatı tehdit edici boyutlara ulaşabiliyor.

    HASTALARIN DETAYLI ÖYKÜSÜ ALINMALI
    Behçet hastalığı için tanısını hastanın yakınmalarının ayrıntılı sorgulanması gerektiğine dikkat çeken Romatoloji Uzmanı Dr. Selda Öktem, “Çünkü hastalar bazı belirtileri dikkate almadıkları için söylemeyebiliyor. Bu nedenle tek tek her bulgunun olup olmadığının sorulması gerekiyor.” diyor. Ağız ve genital aftların varlığı tanıda en önemli kriteri oluşturuyor. Diğer organ belirtileri de olabiliyor veya olmayabiliyor. Ancak Behçet için tanı konulmasını sağlayan özel bir laboratuar testi yok. Genetik molekülün varlığı (HLA-B5 ve B-51) tanıyı desteklerken, negatif olması bu hastalığın olmadığı anlamına gelmediği için ancak yardımcı tanı yöntemi olarak bakılabiliyor. Paterji testi olarak isimlendirilen bir deri testi tanıya yardımcı olabiliyor.

    ATAKLARI İLAÇLAR İLE KONTROL ALTINA ALMAK MÜMKÜN
    Romatoloji Uzmanı Dr. Selda Öktem, Behçet hastalığının kronik bir hastalık olduğu için tamamen yok edilemediğini ancak ilaç tedavileri sayesinde belirtilerin kontrol altında tutulabildiği bilgisini veriyor. Tedavi yöntemi belirlenirken tamamen hastalığın şiddetine ve organ tutulumlarına göre hareket ediliyor. Cilt bulguları ile sınırlı hafif bir hastalık varsa, tekli ve basit ilaçlar kullanmak yeterli oluyor. Çoğu hastada ağız aftları ve genital yaraları yüzde 90 oranında engelleyebiliyor. Ancak ilaç bırakıldığında yakınmalar geri dönüyor. Bu nedenle ilaçların sürekli kullanılmaları şart oluyor.

    Beyin, damarlar ve göz gibi organlarda yakınma varsa, o zaman çok daha karmaşık ve özel ilaçlar kullanmak gerekiyor.

    Tedavi edilmeyen göz iltihapları körlüğe neden olabiliyor. Ayrıca tedavinin hasta tarafından kendiliğinden kesilmesi sorunun tekrarlamasına neden olabiliyor. Dolayısıyla bu ilaçların kullanım sürelerinin ve dozunun mutlaka hekim tarafından belirlenmesi ve izlenmesi gerekiyor.

    Damar tıkanıklığı ve beyin tutulumu yaşamı tehdit edici olabiliyor, bu nedenle daha ciddi bir tedavi gerektiriyor. Böyle durumlarda birkaç ilaç bir arada kullanılıyor.

    BUNLARA DİKKAT!
    Uykusuz kalmayın, stresten kaçının!
    Eğer eklemlerinizle ilgili bir yakınmanız yoksa, istediğiniz sporu yapabilirsiniz.
    Hemen her hastalıkta olduğu gibi stresten kaçınmanız çok önemli. Çünkü stresli dönemlerde yakınmalarınızın şiddeti artabiliyor.
    Yorgunluk, yoğun tempo ve uykusuzluk dönemlerinde aftlar sıklaşıyor, halsizlik belirginleşiyor ve üveit atağı tetiklenebiliyor. Bu nedenle sağlıklı beslenmeye ve yeterli süre kaliteli uyumaya dikkat edin.

    Yorum yap

    Hazırlanıyor...
    X