Sabit diskler bilgisayar dünyasının en eski ve en az değişime uğrayan parçaları olmuştur. Eski bir Pentium 2 bilgisayarınız da olsa, onun ATA sabit diskini alır ve güncel bir masaüstü bilgisayara kolaylıkla bağlayıp kullanabilirsiniz. Performans yönünden de hiçbir şikayetiniz olmaz, sadece kapasitesinin düşüklüğünden muzdarip olabilirsiniz. Mekanik diskler, dönen bir plaka üzerine belirlenen sektörlere hareket eden okuma-yazma kafalarının veriyi manyetik yolla işlemesi mantığına dayalı olarak çalışır.
Yıllar boyu bebek adımlarıyla geliştirilmekte olan mekanik sabit diskler teknolojinin sınırlarına fazlasıyla takılmış durumdalar. Bu durum artık devrim niteliğinde sayılabilecek SSD teknolojisi sayesinde ortadan yavaş yavaş kalkacaktır. “Bilgisayar en yavaş parçası kadar hızlıdır” sözünü hatırlayıp sabit diskleri bilgisayarları frenleyen en büyük etken olarak düşünebiliriz. Aslında bunun tek bir sebebi vardır o da mekanik disklerde asla optimum seviyelere düşürülemeyen erişim süresidir. CPU L1 ve L2 önbelleklerinin nanosaniye mertebesinde veri erişim süreleri olduğunu, çipset ve ram’ların da 0.001ms’lik haberleşme sürelerini düşündüğümüzde sabit diskten okunan verilerin 15ms gecikme ile erişilebilir olması sistemi ciddi bir darboğaza sokmaktadır. Solid State Disk’lerde ise erişim süreleri 0.1-0.2ms civarlarındadır ki, bu Random Access Memory(RAM) kadar hızlı olmasa da sabit disklere oranla muazzam bir performans anlamına gelir. Günümüzde kullanılan en hızlı sabit disk, 15000RPM dönüş hızına sahip SCSI disklerdir ki onlar bile 4ms seviyesinde rastgele erişim sürelerine sahiptir. Fakat SSD diskler 0.1ms rastgele erişim süreleri ile veriye 40 kat daha hızlı ulaşabilmekteler. Tamamen serverlar için düşünülmüş SCSI 15000RPM disk ile durum böyleyse, yaygın olarak masaüstü pc’lerde kullanılan 7200RPM’lik 12-14ms erişim sürelerine sahip bir SATA-2 diskte durum nedir tahmin edebilirsiniz.
Solid State Disk’ler sadece erişim süresi avantajına değil, veri güvenliği anlamında da mekanik sabit disklerden çok ilerideler. 0 ila 70 derece sıcaklıkta optimum olarak çalışabilen bu diskler 1500 G’lik darbe dayanımına sahiptir. G değeri yerçekimi ivmesi olarak bilinmekte ve 9,81m/s2 değerine sahiptir. Dünya üzerinde her insanın omurgasına yerçekim ivmesinden kaynaklanan 800kg civarında yük uygulamaktadır. Fakat insan omurgası bu yüke uygun olarak yaratıldığından zorlayıcı bir etkisi bulunmamaktadır. Uzaya çıkan astronotlarda ise vücutlarından birden kalkan bu yük nedeniyle birkaç hafta içerisinde eklem rahatsızlıkları ve ciddi fiziksel kemik bozuklukları yaşanmaktadır. Bu nedenle uzay mekiği içerisinde basınç odalarında yaşamaktalar ve mekik dışında 250KG ağırlığında elbiseler giymekteler. 1500 G değerini biraz daha açmak gerekirse, bir Formula 1 pilotu 300km/s hızla giderken tam güçle frene basarak 2sn’de 60km/s sürate inebilmektedir. Bu durumda dahi pilotun üzerine uygulanan kuvvet 6 G seviyesindedir. Bir duvara çarpan F1 aracında ise, 90 G üzeri ölümcül kabul edilmekte ve en iyi ihtimalle beyin travmasına neden olmaktadır. Bu nedenle 1500 G’ye dayanıklı bir diskin son derece güvenli olduğu rahatlıkla söylenebilir.
SSD’lerin okuma ve yazma performansına gelince, 100MB/s okuma ve 80MB/s yazma performansını görmekteyiz. Standart bir mekanik SATA-2 sabit diskin de bu değerlerde veya çok az daha hızlı okuma ve yazma yapabildiğini düşünürsek SSD’lerde pek bir kayıp bulunmuyor. Fakat bu tekil dosyaların transferi esnasında ulaşılabilen bir değerdir. Örneğin büyük bir video dosyasında her iki disk türü de birbirine yakın performans gösterecektir. Fakat çoklu dosyalarda yani yüzlerce dosyaya erişim söz konusu olduğunda SSD diskler 30MB/s gibi okuma-yazma değerlerine düşerken, mekanik disklerde bu düşüş 300KB/s gibi dramatik seviyelerde yaşanmaktadır. Bu nedenle program açılışları veya oyun yüklemeleri gibi durumlarda SSD disklerin 100 kata kadar daha hızlı olduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz.
SSD’ler genellikle 2.5 inç boyutlarında üretilmekte ve laptoplarda kullanılmaktadır. Masaüstü PC’lerde ise sarsıntılardan doğabilecek veri kayıpları ufak bir ihtimal olduğundan henüz yaygınlaşmaya başlamamıştır. Geleneksel sabit disklerin harcadığı 15 Watt değerine karşılık SSD’ler 2 Watt enerji ile çalışabilmekteler. Daha az ısındıklarından ve hafif olduklarından kullanımı daha elverişlidir. Fakat SSD’lerde belirli bir yazma sınırı vardır. Örneğin bir bölgeye 100 bin defa yazma veya silme işlemi yapılabilir. Tabi bu değer teknolojinin gelişimiyle daha üst seviyelere çıkartılabilir. Ama bu haliyle de 100 bin değeri hiç az bir rakam değil. Normal bir kullanımda en az 5 sene sorunsuz çalışabilecektir.
Solid State Disk’ler aslında kullandığımız usb flash belleklerin birbirlerine bağlanarak oluşturulduğu bir platformdur. Tabi bunu üzerindeki kontrolcü sayesinde kusursuz olarak gerçekleştirir ve bir bütün olarak çalışır. Örneğin 64GB’lık bir SSD diskte 32 adet 2GB’lık flash bellek veya 128GB’lıkta 32 adet 4GB’lık flash bellek kullanılabilir. Bunun bir örneğini sağda içi açılmış SSD kartı üzerinde görmektesiniz.
Yıllar boyu bebek adımlarıyla geliştirilmekte olan mekanik sabit diskler teknolojinin sınırlarına fazlasıyla takılmış durumdalar. Bu durum artık devrim niteliğinde sayılabilecek SSD teknolojisi sayesinde ortadan yavaş yavaş kalkacaktır. “Bilgisayar en yavaş parçası kadar hızlıdır” sözünü hatırlayıp sabit diskleri bilgisayarları frenleyen en büyük etken olarak düşünebiliriz. Aslında bunun tek bir sebebi vardır o da mekanik disklerde asla optimum seviyelere düşürülemeyen erişim süresidir. CPU L1 ve L2 önbelleklerinin nanosaniye mertebesinde veri erişim süreleri olduğunu, çipset ve ram’ların da 0.001ms’lik haberleşme sürelerini düşündüğümüzde sabit diskten okunan verilerin 15ms gecikme ile erişilebilir olması sistemi ciddi bir darboğaza sokmaktadır. Solid State Disk’lerde ise erişim süreleri 0.1-0.2ms civarlarındadır ki, bu Random Access Memory(RAM) kadar hızlı olmasa da sabit disklere oranla muazzam bir performans anlamına gelir. Günümüzde kullanılan en hızlı sabit disk, 15000RPM dönüş hızına sahip SCSI disklerdir ki onlar bile 4ms seviyesinde rastgele erişim sürelerine sahiptir. Fakat SSD diskler 0.1ms rastgele erişim süreleri ile veriye 40 kat daha hızlı ulaşabilmekteler. Tamamen serverlar için düşünülmüş SCSI 15000RPM disk ile durum böyleyse, yaygın olarak masaüstü pc’lerde kullanılan 7200RPM’lik 12-14ms erişim sürelerine sahip bir SATA-2 diskte durum nedir tahmin edebilirsiniz.
Solid State Disk’ler sadece erişim süresi avantajına değil, veri güvenliği anlamında da mekanik sabit disklerden çok ilerideler. 0 ila 70 derece sıcaklıkta optimum olarak çalışabilen bu diskler 1500 G’lik darbe dayanımına sahiptir. G değeri yerçekimi ivmesi olarak bilinmekte ve 9,81m/s2 değerine sahiptir. Dünya üzerinde her insanın omurgasına yerçekim ivmesinden kaynaklanan 800kg civarında yük uygulamaktadır. Fakat insan omurgası bu yüke uygun olarak yaratıldığından zorlayıcı bir etkisi bulunmamaktadır. Uzaya çıkan astronotlarda ise vücutlarından birden kalkan bu yük nedeniyle birkaç hafta içerisinde eklem rahatsızlıkları ve ciddi fiziksel kemik bozuklukları yaşanmaktadır. Bu nedenle uzay mekiği içerisinde basınç odalarında yaşamaktalar ve mekik dışında 250KG ağırlığında elbiseler giymekteler. 1500 G değerini biraz daha açmak gerekirse, bir Formula 1 pilotu 300km/s hızla giderken tam güçle frene basarak 2sn’de 60km/s sürate inebilmektedir. Bu durumda dahi pilotun üzerine uygulanan kuvvet 6 G seviyesindedir. Bir duvara çarpan F1 aracında ise, 90 G üzeri ölümcül kabul edilmekte ve en iyi ihtimalle beyin travmasına neden olmaktadır. Bu nedenle 1500 G’ye dayanıklı bir diskin son derece güvenli olduğu rahatlıkla söylenebilir.
SSD’lerin okuma ve yazma performansına gelince, 100MB/s okuma ve 80MB/s yazma performansını görmekteyiz. Standart bir mekanik SATA-2 sabit diskin de bu değerlerde veya çok az daha hızlı okuma ve yazma yapabildiğini düşünürsek SSD’lerde pek bir kayıp bulunmuyor. Fakat bu tekil dosyaların transferi esnasında ulaşılabilen bir değerdir. Örneğin büyük bir video dosyasında her iki disk türü de birbirine yakın performans gösterecektir. Fakat çoklu dosyalarda yani yüzlerce dosyaya erişim söz konusu olduğunda SSD diskler 30MB/s gibi okuma-yazma değerlerine düşerken, mekanik disklerde bu düşüş 300KB/s gibi dramatik seviyelerde yaşanmaktadır. Bu nedenle program açılışları veya oyun yüklemeleri gibi durumlarda SSD disklerin 100 kata kadar daha hızlı olduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz.
SSD’ler genellikle 2.5 inç boyutlarında üretilmekte ve laptoplarda kullanılmaktadır. Masaüstü PC’lerde ise sarsıntılardan doğabilecek veri kayıpları ufak bir ihtimal olduğundan henüz yaygınlaşmaya başlamamıştır. Geleneksel sabit disklerin harcadığı 15 Watt değerine karşılık SSD’ler 2 Watt enerji ile çalışabilmekteler. Daha az ısındıklarından ve hafif olduklarından kullanımı daha elverişlidir. Fakat SSD’lerde belirli bir yazma sınırı vardır. Örneğin bir bölgeye 100 bin defa yazma veya silme işlemi yapılabilir. Tabi bu değer teknolojinin gelişimiyle daha üst seviyelere çıkartılabilir. Ama bu haliyle de 100 bin değeri hiç az bir rakam değil. Normal bir kullanımda en az 5 sene sorunsuz çalışabilecektir.
Solid State Disk’ler aslında kullandığımız usb flash belleklerin birbirlerine bağlanarak oluşturulduğu bir platformdur. Tabi bunu üzerindeki kontrolcü sayesinde kusursuz olarak gerçekleştirir ve bir bütün olarak çalışır. Örneğin 64GB’lık bir SSD diskte 32 adet 2GB’lık flash bellek veya 128GB’lıkta 32 adet 4GB’lık flash bellek kullanılabilir. Bunun bir örneğini sağda içi açılmış SSD kartı üzerinde görmektesiniz.
Yorum yap