GEÇEN hafta Salı sabahı kızımın New York’taki evinde saat 07.30’da dizüstü bilgisayarımı açtım, maillerimi okumaya, yanıtlamaya ve temizlemeye başladım.
Tam bir işadamının asistanından gelen mesajı yanıtlarken ekranda FBI’dan (Federal Bureau of Investigation) geldiği belirtilen bir görüntü belirdi:
*Yasalara aykırı bir işlem yapmaya çalıştınız. Mevzuat dışı bir işlemle mevzuat dışı şekilde video veya müzik indirmeye yöneldiniz ya da ***** indirmek istediniz.
Ekranda FBI’ı görünce korktum, çünkü peşin peşin ceza da isteniyordu:
*Şu andan itibaren bilgisayarınızı blokladık ve içindeki bütün veriler elimizde.
72 saat içinde 450 doları ödeyin. Ödeme sonrası bloklamayı kaldıracağız.
Yazıda beni daha da ürküten bölüm şuydu:
*Aynı işlemi bir kez daha tekrarladığınızı tespit edersek, cezanız 100 bin dolara çıkacak.
Önce düşündüm:
*Gelen istem dışı mailleri temizlerken aralarında ***** ile ilgili bir şey mi vardı?
Kendi kendimi yanıtladım:
*Hayır, en son bir maile yanıt vermeye çalışıyordum.
Bilgisayara dokunmaya çekindim. Hemen Türkiye’nin New York Başkonsolosu Levent Bilgen’e durumu aktaran bir mesaj gönderip, kendisinden yardım istedim. Durumu daha iyi anlamalarını sağlamak için ekrandaki görüntünün fotoğrafını da çekip, ayrıca gönderdim.
Sonra Doğan Haber Ajansı (DHA) New York Temsilcisi Nafiz Albayrak ile TurkofAmerica Dergisi’nin sahibi, bilgisayar güvenlik sistemleri yazılımlarıyla öne çıkan Comodo’nun Türkiye Temsilcisi Cemil Özyurt’tan yardım istedim.
Yanıt için ilk arayan Nafiz Albayrak oldu:
Ardından Cemil Özyurt da aynı şeyi söyledi:
*ABD dışından gelenlerin bilgisayarlarını tespit edip, onlara saldırıyorlar. Büyük olasılıkla bilgisayarın artık zor çalışır. İçindeki bilgileri de dedikleri gibi kaybedebilirsin.
Sonra da Başkonsolos Levent Bilgen’le konuştum:
*Gerekirse FBI’yı arar konuşurum. Ancak, arkadaşlarınızın dediği gibi bilgisayarınız bir saldırıya maruz kalmış. Ödeme yapmayın.
Bunun üzerine bilgisayarımı kapattım. Yeniden açmayı denedim. Karşıma yine FBI’lı görüntü çıktı. Aynı işlemi defalarca yineledim, kurtulmak mümkün değildi. Ekranda hep FBI’lı görüntü yer alıyordu. Arkadaşların dediği gibi bilgisayar tümüyle kilitlenmişti.
Benim açımdan korkunun yerini, “Bilgisayarımı yeniden kullanabilme ve içindeki verileri kurtarma” telaşı almıştı.
O gün öğlenden sonra Türk Amerikan Sanayi ve Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Tahir Erim’le buluştum. Cep telefonumdan bilgisayarımı kilitleyen görüntüyü gösterdim:
*Benim de başıma böyle bir şey gelse, ilk anda telaşlanırdım. Ancak, FBI bu yöntemle ceza kesmez.
Geçen cuma günü İstanbul’a döner dönmez bilgisayarımı gazetenin “Sistem Destek” ekibine gönderdim. Akşam saatlerinde bilgi verdiler:
*Bilgisayardaki bloklamayı çözdük. Verileriniz de aynen duruyor.
Bilgisayarımı aldım, gece yazı yazmaya başladım. Ancak, bu kez de bilgisayarım şarj olmuyordu. Neyse ki yazıyı bitirene kadar pili dayandı.
Cumartesi günü bilgisayarımı yeniden gazeteye götürdüm, “Sistem Destek” ekibine emanet ettim. Pilini çıkarıp, yeniden taktılar. Şarj normale döndü. Gece ertesi günkü sayfalara bakmak için bilgisayarı açtım, bir iki sayfaya göz atmıştım ki, yine kilitlendi. Ekrana FBI’lı görüntü artık yansımıyordu ama işlem de yapamıyordum.
Artık bilgisayardan da umudu kesmiştim. Pazartesi sabah ilk işim “Sistem Destek” ekibini yöneten arkadaşımızı aradım:
*Bana artık yeni bir bilgisayar vermeniz gerekecek. Bu bilgisayarla yola devam edemeyeceğim.
İşte böyle…
Kendine FBI süsü veren hacker’lar bilgisayarıma uzaktan erişimle girip, bloklamakla kalmadılar, kullanılamaz hale de düşürdüler…
Tam bir işadamının asistanından gelen mesajı yanıtlarken ekranda FBI’dan (Federal Bureau of Investigation) geldiği belirtilen bir görüntü belirdi:
*Yasalara aykırı bir işlem yapmaya çalıştınız. Mevzuat dışı bir işlemle mevzuat dışı şekilde video veya müzik indirmeye yöneldiniz ya da ***** indirmek istediniz.
Ekranda FBI’ı görünce korktum, çünkü peşin peşin ceza da isteniyordu:
*Şu andan itibaren bilgisayarınızı blokladık ve içindeki bütün veriler elimizde.
72 saat içinde 450 doları ödeyin. Ödeme sonrası bloklamayı kaldıracağız.
Yazıda beni daha da ürküten bölüm şuydu:
*Aynı işlemi bir kez daha tekrarladığınızı tespit edersek, cezanız 100 bin dolara çıkacak.
Önce düşündüm:
*Gelen istem dışı mailleri temizlerken aralarında ***** ile ilgili bir şey mi vardı?
Kendi kendimi yanıtladım:
*Hayır, en son bir maile yanıt vermeye çalışıyordum.
Bilgisayara dokunmaya çekindim. Hemen Türkiye’nin New York Başkonsolosu Levent Bilgen’e durumu aktaran bir mesaj gönderip, kendisinden yardım istedim. Durumu daha iyi anlamalarını sağlamak için ekrandaki görüntünün fotoğrafını da çekip, ayrıca gönderdim.
Sonra Doğan Haber Ajansı (DHA) New York Temsilcisi Nafiz Albayrak ile TurkofAmerica Dergisi’nin sahibi, bilgisayar güvenlik sistemleri yazılımlarıyla öne çıkan Comodo’nun Türkiye Temsilcisi Cemil Özyurt’tan yardım istedim.
Yanıt için ilk arayan Nafiz Albayrak oldu:
*Sakın söz konusu 450 doları ödemeye, bu işlemi yaparken kredi kartı bilgilerini girmeye kalkma. Bu, virüsten başka bir şey değil. Hacker’ların işi. FBI bu şekilde ceza kesmez. Bir sorun görse doğrudan kapınıza gelir.
Ardından Cemil Özyurt da aynı şeyi söyledi:
*ABD dışından gelenlerin bilgisayarlarını tespit edip, onlara saldırıyorlar. Büyük olasılıkla bilgisayarın artık zor çalışır. İçindeki bilgileri de dedikleri gibi kaybedebilirsin.
Sonra da Başkonsolos Levent Bilgen’le konuştum:
*Gerekirse FBI’yı arar konuşurum. Ancak, arkadaşlarınızın dediği gibi bilgisayarınız bir saldırıya maruz kalmış. Ödeme yapmayın.
Bunun üzerine bilgisayarımı kapattım. Yeniden açmayı denedim. Karşıma yine FBI’lı görüntü çıktı. Aynı işlemi defalarca yineledim, kurtulmak mümkün değildi. Ekranda hep FBI’lı görüntü yer alıyordu. Arkadaşların dediği gibi bilgisayar tümüyle kilitlenmişti.
Benim açımdan korkunun yerini, “Bilgisayarımı yeniden kullanabilme ve içindeki verileri kurtarma” telaşı almıştı.
O gün öğlenden sonra Türk Amerikan Sanayi ve Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Tahir Erim’le buluştum. Cep telefonumdan bilgisayarımı kilitleyen görüntüyü gösterdim:
*Benim de başıma böyle bir şey gelse, ilk anda telaşlanırdım. Ancak, FBI bu yöntemle ceza kesmez.
Geçen cuma günü İstanbul’a döner dönmez bilgisayarımı gazetenin “Sistem Destek” ekibine gönderdim. Akşam saatlerinde bilgi verdiler:
*Bilgisayardaki bloklamayı çözdük. Verileriniz de aynen duruyor.
Bilgisayarımı aldım, gece yazı yazmaya başladım. Ancak, bu kez de bilgisayarım şarj olmuyordu. Neyse ki yazıyı bitirene kadar pili dayandı.
Cumartesi günü bilgisayarımı yeniden gazeteye götürdüm, “Sistem Destek” ekibine emanet ettim. Pilini çıkarıp, yeniden taktılar. Şarj normale döndü. Gece ertesi günkü sayfalara bakmak için bilgisayarı açtım, bir iki sayfaya göz atmıştım ki, yine kilitlendi. Ekrana FBI’lı görüntü artık yansımıyordu ama işlem de yapamıyordum.
Artık bilgisayardan da umudu kesmiştim. Pazartesi sabah ilk işim “Sistem Destek” ekibini yöneten arkadaşımızı aradım:
*Bana artık yeni bir bilgisayar vermeniz gerekecek. Bu bilgisayarla yola devam edemeyeceğim.
İşte böyle…
Kendine FBI süsü veren hacker’lar bilgisayarıma uzaktan erişimle girip, bloklamakla kalmadılar, kullanılamaz hale de düşürdüler…
Yorum yap